Çünkü sıkıldık. Evlere hapsolmaktan ve bütün kontrol kalıplarımızın kısıtlanmasından, sosyalleşme adı altındaki özgürlük alanlarımızda var olan konforumuzun kesilmesinden bıktık.
Postmodern pazarlama insanı bunca üst bir varlık –herşeye gücü yeten ve her şeyi var edebilen, oldurabilen bir mekanizma- ideal varoluş olarak tanımlarken, görüp dokunamadığımız minnacık bir virüsün esiri olduk zira.
3D modeller, üst düzey kurgular, sanal gerçeklik uygulamaları, nöro pazarlama teknikleri ve daha onlarcası bir anda anlamını yitirdi. Bilimin eline umutla bakan gözler olduk o post modern dünyanın üst düzey varlıkları olarak.
Peki Clubhouse bu dünyada neden bu kadar popüler oldu birden? Zira hızla yükselen bir markalaşma yolculuğu var kendisinin. İşte sebepleri:
- Evlerde bunaldık, mutlu olmanın ve sosyal dünyada varlık bilincimizi hissetmenin ihtiyacına düştük.
- İyiliği özledik. İyi olan, anlamı olan –hatta olmayan- ne varsa konuşmak istiyoruz. Paylaşmaya ihtiyacımız var. Sınırlı kalıplardan çıkmaya, iş-ev-sorumluluk döngüsünü kırmaya ihtiyacımız var en çok da.
- Kaygı duyuyoruz. Materyalist dünyanın içinde bugün anksiyete yaşamayan neredeyse kalmadı.Hepimiz, paraya bağlı olmayan, sadece sosyalleşmek için yapabildiğimiz aktiviteleri özlüyor, insan olduğumuzu, rahatlığı anımsamak ve deneyimlemek, iliklerimize kadar hissetmek istiyoruz.
- Entellektüel yanımız can çekişiyor. Evlere kapandık, bilgiden, paylaşımdan, birikimden uzaklaştığımız hissi içinde eriyoruz. Konuşmak, ilgi alanlarımızdan bahsetmek, birlikte olduğumuzu, dünyada olduğumuzu hissetmek istiyoruz.
- Herkesin farkında olsun ya da olmasın bir “yönetme” güdüsü vardır. Bu benlik kavramından kaynaklanır. Her benlik, yönetemediği bir karmaşa ortamında dahi birşeyleri yönetmek ister. İşte size Clubhouse moderatörlüğü. İstediğin bir konu bul, çevrene tanıdık veya tanımadık insanları al ve konuşmayı yönet ve yönlendir. Bu kadar basit.
- Popülerliğe giden yol. Çünkü bütün ünlülerin bir Clubhouse hesabı var. Hemen üye oldular ve hatta kalabalık gruplarda popüler sohbetlere imza attılar. Şans eseri hayran olduğunuz bir ünlünün olduğu bir grupta olmak benlik duygusunu inanılmaz güzel tatmin eden bir duygu. Welcome to popularity; chapter 1.
- Network dünyasındayız. Birkaç yıl öncesinin Lost teorisi –hiç tanımadığınız bir insanla aranızda en fazla 6 kişi vardır- artık daha da gerçek. Hele böyle bir network ortamı ile, değmeyin genişleyen tanışmaların güzelliğine. Sizinle aynı kafadan, benzer, farklı onlarca yeni insanı tanıma ve takip etme fırsatı birkaç tık uzakta.
- Markaları severiz. Marka dünyasından geçiyoruz çünkü her marka bir özdeşleşme hissiyatı yaratmak üzerine kurgulu. Clubhouse bir marka ise, tıpkı İnstagram ve Facebook gibi –itiraf ediyorum diğerlerini fazla takip etmiyorum- mutlaka bizde de olması gereken bir kavram. Çünkü marka dünyasında markasızlaşmak olmaz.
- Y ve Z kuşağıyız. İletişimin her türlüsünü, her biçimde içselleştirmiş, var olmanın türlü kalıplarına ve neredeyse dünyayı iletişimle yöneten iki içiçe geçmiş kuşak. Sistemi yıkması gereken Y kuşağı ile sistemi yeniden ve daha sürdürülebilir şekilde var etmek üzere dünyada olan Z kuşağını biraraya toplayabilecek en güzel araçlardan Clubhouse.
- Baktığınızda tüm bu nedenlerin temelinde yenilik ihtiyacı yatıyor aslında. Mevcut düzende herşeyden sıkılan, bir günü diğerinin tekrarı olarak yaşamak istemeyen insan, döngüsünü kırmanın yeni bir yolunu daha keşfediyor. Bizler de, sürü psikolojisinde bu yeni markayı takip etmeye püri telaş başladık bile. Çünkü içinde olmazsak eksik kalırız. Net.
Post modern dünyada, var oluşun çeşitli şekillerinden yalnızca yeni bir tanesi Clubhouse. Identity formulation –yani kimlik kurmaca olarak çevirebileceğimiz bu kavram ile sıradanlaşan dünyada kendimizden yeni bir biz daha yaratıp görünür olmanın yeni bir marka yolunu daha keşfettik.
Clubhouse’ta bir odada, sıcak bir sohbetin kıyısında buluşmak dileğiyle.
Günümüzde bir şeyin popüler olması iyi bir PR çalışmasıyla oluyor. Birkaç tanınmış kişi ve online siteyle anlaşma yapıldıktan sonra, diğerleri kendiliğinden geliyor.