Yapay Zekadan Korkmalı Mıyız? Yoksa Kendileri İle Flört Edebilir Miyiz?

Yapay zeka korkusu diye bir şey var gündemde. Bu ciddi ciddi konuşuluyor. İnsanların kendinden daha büyük bir şeyden korkma dürtüsüne şimdi de yapay zeka eklendi. İnsanoğlunun kendi elleriyle yarattığı bir şeyden yine insanoğlunun kendisi korkmaya başladı. Yapay zekanın başka bir yapay zeka üretmesi ve sonunda insanlığın kökünü kazıması gibi bir son insanoğlunun belki de en büyük distopik fantezilerinden biri olabilir. Frankenstein’dan Westworld’e uzanan ‘’Aman Allahım bir canavar yarattım’’ durumu şimdi de yapay zeka ve hemen peşine takılan Machine Learning / Robotlar gibi promosyon kavramları için geçerli olmaya başladı.

Yapay zekanın 2005 öncesi gelişimi

Yapay Zeka’nın tarihi çok yeni değil.

İlk olarak John Mccarty tarafından 1956 yılında bir konferansda zikredilen yapay zeka’nın kelimeye dökülüşü gerçekleşti. Bazı çevreler yapay zeka’nın babasını modern bilgisayarın babası olan Alan Turing’le ilişkilendirseler de aslında bu konudaki en çok krediyi ilk yapay zekan laboratuvarını kuran John Mccarty’nin arkadaşı Marvin Minsky aldı. Bu geçmiş zaman insanları o zamanlar yapay zeka’yı sorun çözümü / çözümü iyileştirme motivasyonlarıyla ilişkilendirirken en bilinen Yapay Zeka’ya yenilme olayı IBM’in süper bilgisayarı Deep Blue ile gerçekleşti. Satranç şampiyonu Garry Kasparov, Deep Blue karşısında boncuk boncuk terleyince insanoğlu ilk yapay zeka tırsmasını o gün yaşamaya başladı ve sonra olaylar gelişti.

Deep Blue vs Garry Kasparov

Paravanı açsak da bir çay mı içsek?

İnsana özgü muhakeme ile makinaların data ayrıştırması aslında uyum içerisindeydi, bu iki kavramın işbirliği aslında hep yanıbaşımızda duruyordu. Şimdi bu kadar korkmamızın tek sebebi yine suçlayacak bir üst akıl – olay – kavram arayışı içinde olmamızdan kaynaklandığını düşünüyorum. Peki muhakeme (insan) ile data (Yapay zeka) nasıl buluşur ve barışır?

R2-D2 & C-3PO / Star Wars

Arama motorlarının bizim kalın ciltli kitaplardan, dört duvar arasındaki konumlarımızdan aldığı zamanlarda aslında yapay zeka ile buluşmalarımız çaktırmadan hayata geçmeye başlamıştı.Bu buluşma ortalama bir insanın üzerine düşündüğü ve geliştirmeye çalıştığı herhangi bir konu hakkında zaman ve mekan tasarrufu yapmasıyla faydalı bir eyleme dönüşmüştür. Ve evet bu bir yapay zeka – insan ortak işbirliğidir.

Öte yandan ana dilimizden başka bir dilde okuduğumuz veya yazdığımız çoğu cümle gruplarını auto translate (otomatik çeviri) özelliği ile anlamlarına en yakın biçimde* ulaşma olanağına sahibiz. Bilin bakalım bunu yine hangi teknoloji bize sağlıyor?

 

Hayatının 4/3’ünü Anadolu yakasında geçirmiş bir istanbullu’nun Küçükçekmece’deki bir adresi eliyle koymuş gibi bulmasına olanak sağlayan navigasyon sistemleri de birer yapay zeka ürünüdür.

 

Çok uzaklara gitmeye gerek yok uğruna methiyeler dizdiğimiz pek çok dizinin toplandığı Netflix platformundaki size özel öneriler sekmesi de yine yapay zeka ile oluşturulmuş algoritmalar sonucu karşımıza çıkmaktadır.

Minorty Report ve Terminator’ün az buçuk hayalini kurdurduğu yapay zekanın sosyal hayatlarımıza sızmasını büyük bir çağın başlangıcı olarak düşünmediysek bile bundan sonra içinde bulunduğumuz dönemde işbirliği yapmamızın faydamıza olacağı bir gerçek. Doğru bilginin ve doğru muhakemenin değeri nesilden nesile değişen kavramlar olmamasıyla beraber yapay zeka’nın bizleri yavaş yavaş ‘’daha iyi’’ halimize yaklaştıracağını düşünmenin de boş bir optimizim olmadığını umuyorum. Yapay zekanın hayatlarımıza hükmedişinin beşeri iletişimlerimizi azaltacağını düşünenlere de hak vermiyor değilim. Günün birinde ‘’Her’’ filmindeki yalnız adamcağıza dönüşüp, sosyal çaresizliğimizin günahını da yapay zekaya yükleyebiliriz. Yazının başında belirttiğim gibi insanoğlu kendi yarattığı bir şeyden yeniden korkmaya başladı.Bu korkuları konuşmak, bu korkular hakkında senaryolar üretmek her zaman seksi olacaktır çünkü korkunun reytingi her zaman yüksektir.

Young Frankenstein / 1974

Tchau!

1 yorum
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir