Yazıma başlamadan önce;
Burada uzun uzuuun reklam nedir?, reklamın yeri önemi nedir?, markaya getirisi götürüsü nedir? Bunlardan bahsetmeyeceğim.
İyi reklam yapan yada kötü reklam yapan markaları kıyaslama içerisine girmeyeceğim.
Kfc’nin 1930’dan başlayıp 88 yıldır devam eden markalaşma ve pazarlama reklam çalışmalarından bahsetmeyeceğim.
Evet yazımın temel amacında Kfc var ama övmeyeceğim.
Aksine bunu yaparken eleştirmende değilim ben eleştirmeyeceğimde..
Hepimizin bir takım tercihleri var, ve tercih tek taraflı bir şey değildir bir şeyi tercih ediyorsanız tercihinizin size uygun olan yanları için tercih ediyorsunuz, etmiyorsanız da size uymadığı için tercih etmiyorsunuzdur.
Tüketici olarak aldım bu yazıyı elime, şu yoğun alışveriş merkezlerinde, İşlek caddelerde dolaşan, oradan geçen binlerce insandan birisiymişim gibi düşünerek yazdım.
Sonra şu görseli gördüm;
* Cebimde para olmama ihtimalini düşündüm..
* Çocuk olup zihnimden geçecekleri düşündüm..
* Anne oldum..
* Baba oldum..
* Yetişkin birey oldum..
* Sıradan X bir vatandaş oldum..
* Hepsinin sonucu tüketici oldum..
* Müşteri oldum..
Sadece mağduriyet falan değil buradaki rahatsızlık.. Cebimde cüzdanım dolu düşündüm ve dedim ki bu markada , bu restoranda bana verilen sadakat duygusunun önüne farklı bir kaygı geçmiş .
Şu bir gerçek bugün ticari amaç güden her markanın elbette ki kazanç düşüncesi var ki amaç bu olduğu için saygıda duyulur . Ama bunu insanlara bu şekilde yansıtmak ne derece doğrudur değerlendirebilirsiniz . Ben koca bir rahatsızlık duydum.
Dün “Dünyanın en büyük tavuk restoran zinciri” sloganıyla adını duyduğumuz bir marka bugün de “Dünyanın en büyük tavuk restoran zinciri “..
Peki bu yetiyor mu?
Bu reklam görselinin içindeki fikrin soğuk empozesinden sonra, bedava bir reklama zaman harcamaktansa evde tavuk yemek daha içten geldi
Reklamın duyarsızı nasıl olur ektedir. Bok gibi iş ! pic.twitter.com/eiQHczIKVq
— Marketing Father (@marketingfather) 27 Nisan 2018