neslikilical

P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim Direktörü Nesli Kılıçal Röportajı

P&G Türkiye olarak sürdürülebilirlik vizyonunuz ve stratejiniz nedir?

 P&G için “sürdürülebilirlik” herkes için, şimdi ve gelecek nesiller boyunca, daha iyi bir yaşam kalitesinin sağlanması anlamına geliyor. Günümüz dünyasında, insanı veya çevreyi olumsuz etkileyebilen sorunlara şirketlerin de sorumlulukları var. 

Bugün dünyanın en büyük ev ve kişisel bakım şirketlerinden biriyiz. Her gün dünyada 5 milyar insanın hayatına dokunuyoruz. Büyüklüğümüzle orantılı olarak belirli bir operasyon büyüklüğümüz ve ayak izimiz bulunuyor. Bu doğrultuda operasyonlarımızda ve tedarik zincirimizde 2040 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonuna ulaşmak hedefindeyiz.

Bu hedefe ulaşmak için de öncelikle “Enerji”, “Atık”, “Su” ve “Doğa” olmak üzere 4 ana başlıkta topladığımız 2030 sürdürülebilirlik hedeflerimiz doğrultusunda faaliyet gösterdiğimiz her alanda ve attığımız her adımda çevreye bıraktığımız izleri azaltacak çalışmalara imza atıyoruz. Hedeflerimizin detaylarından ve bugüne kadar elde ettiğimiz sonuçlardan bahsetmek isterim:

  • 2030’a kadar Kapsam 1 ve 2 sera gazı emisyonlarını 2010 referans değerine kıyasla %50 oranında azaltma hedefini çok önceden aşarak %58 azaltma sağladık ve bu nedenle hedefimiz, %65 olarak güncellendi.
  • Küresel olarak %100 yenilenebilir elektrik satın alma hedefimize de neredeyse ulaştık; küresel çapta %99’u aşkın yenilenebilir elektrik satın alma gerçekleştirildi. Gururla ifade etmek isterim ki bugün Türkiye’de Gebze fabrikamızda üretimimiz %100 yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerji ile sağlanıyor.
  • Tüketici ambalajlarımızın %100’ünün geri dönüştürülebilir veya yeniden kullanılabilir şekilde tasarlanması hedefindeyiz ve ne mutlu ki mevcut durumda ambalajlarımızın %78’i bu özellikte. 
  • Çöp sahasına sıfır üretim atığı bırakmak hedefimize ise 2020 itibarıyla ulaştık. 
  • P&G tesislerinde 2010 baz yılına kıyasla su verimliliğinin üretim birimi başına %35 artırılması hedefiyle çalışıyoruz ve bu yönde şimdiden %24 artış sağladığımızı söylemek isterim.
  • Yine P&G tesislerinde yılda 5 milyar litre suyun geri dönüştürülmesi ve yeniden kullanılması hedefimiz doğrultusunda ise açıklanan son faaliyet döneminde 3,47 milyar litre su yeniden kullanıldı. 
  • Doğa hedeflerimiz kapsamında kâğıt ambalajlarımızın %100’ünün ya geri dönüştürülmüş ya da üçüncü taraf sertifikalı işlenmemiş içerikli olması hedefine de neredeyse ulaştık.
nesli kilical pg

Ürünlerinizde ve üretim süreçlerinizde çevresel etkileri azaltmak için hangi yenilikçi çözümleri uyguluyorsunuz?

P&G olarak 185 yılı aşkın tarihimizde inovasyon başarımızın temel taşı oldu. İnovasyonu, tüketicilerimizin yaşamlarını iyileştirmenin en güçlü yolu olarak görüyor ve onlar için anlamlı faydalar ve üstün performans sunacak inovasyonlar geliştiriyoruz. Tüketicilere sunacağımız üstün performanslı ürünleri geliştirmek için ürün, ambalaj ve tedarik zincirine yönelik inovasyon çalışmalarına sürdürülebilirliği de entegre ediyoruz. Aynı zamanda tüketici ve müşteri tercihini yönlendirmek, maliyeti düşürmek, hızlı ve verimli karar almak için dijital yetkinliklerimizi geliştiriyoruz. Üretim hatlarında artan dijitalleşmeyi, yapay zekâ ve blok zinciri teknolojilerini tüketicilerin ve müşterilerin memnuniyetini artıran araçlar olarak kullanıyoruz. Tedarik zincirindeki kapasitesini, çevikliğini, maliyet verimliliğini ve esnekliğini sürekli geliştiriyoruz.

Data analitiği ve içgörü uzmanlıklarıyla elde ettiğimiz veri ve içgörüler sayesinde tüketici beklenti ve taleplerini ölçüyor ve bu yönde yenilikçi ürünler geliştiriyoruz. Elde edilen sonuçlar, tüketicilerin en büyük beklentisinin performansın yanı sıra tasarruf olduğunu gösteriyor. Çevreye olan etkilerimizi minimize etmek için konsantre formüller geliştirerek yüksek performans sunmakla birlikte tasarruf da sunuyoruz. Sürdürülebilirliği destekleyecek formüller ve ürünler geliştirirken, bilim temelli araştırmalar da biz yol gösteriyor.  Gerçekleştirdiğimiz yaşam döngüsü analizleri bulaşık ve çamaşır yıkarken ortaya çıkan karbon ayak izinde en büyük payın üretim süreci, nakliye gibi aşamalardan değil suyun ısıtılmasından kaynaklandığını ortaya koyuyor. Isıtma süreçleri, elde yıkama işlemlerinden meydana gelen karbon ayak izinin %93’ünü, bulaşık makinesi kullanımına bağlı karbon ayak izinin ise %72’sini oluşturuyor. Çamaşır yıkamadaki ayak izinin yüzde 60’ı da yine kullanım alışkanlıklarından kaynaklanıyor. Bu sonuçlardan yola çıkarak soğuk suda bile üstün performans sunan ve böylece enerji tasarrufu sağlayan üstün performanslı bulaşık ve çamaşır bakım ürünleri geliştiriyor, tüketicileri soğuk suda yıkama yapmaya davet ederek sürdürülebilirliğe verdiğimiz katkıyı artırıyoruz. 

Karbon ayak izini soğuk sudaki performansıyla azaltma hikayesinin yanında bulaşık deterjanı markamız Fairy, inovatif ürünleriyle tüketicilerin daha az su, elektrik ve doğalgaz kullanıp üstün temizlik elde etmesini sağlıyor. Fairy’nin elde bulaşık yıkama deterjanı aynı miktardan en çok satan bidon deterjana kıyasla soğuk suda bile 3 kata kadar daha fazla bulaşık yıkayarak ciddi bir tasarruf sağlıyor. Ön yıkama yapmaya gerek bırakmayan Fairy bulaşık makinesi deterjanımız ise kısa programa geçilmesiyle elektrik tasarrufu sağlıyor.

Çamaşır yıkama sürecinde de aynı şekilde kaynaklar çok fazla tüketiliyor. Bu nedenle uzun yıllardır daha düşük derecede yıkamanın enerji tüketimine ve dolayısıyla karbon salımına etkisinden bahsederek, karbon nötr olma yolunda soğuk suyla yıkamayı daha da yaygınlaştırabilmeyi destekliyoruz. Soğuk suda bile etkili Ariel ürünlerimiz, tüketicilerin sıcak su kullanarak çamaşır yıkama alışkanlıklarını değiştirmeye katkı sağlıyor. 

Sürdürülebilirlik yolculuğunda çıtayı şimdi de uzaya çıkarıyoruz! NASA ile uzayda çamaşır yıkama ve hijyen çözümü sunmak için iş birliği yaptık. Neden derseniz; Uzay istasyonunda, Ay’da veya Mars’ta görev yapacak astronotların uzaydaki kıt kaynaklarla çamaşırlarını yıkayabilmeleri gerekiyor. Suyun az kullanıldığı, çözünürlüğün de %100 olduğu ürünlere ihtiyaç var. NASA ile beraber geliştirdiğimiz atık su oluşumunu %71 oranında azaltan çamaşır deterjanımız, şu anda uzay istasyonunda kullanılıyor, test ediliyor. Güzel olan şu ki bu teknolojileri tüketicilerin hizmetine de inovasyonlarımız aracılığıyla sunuyoruz. Uzayda işe yaradığını kanıtlayan deterjan dünya için de çevre dostu ve az kaynak kullanan çözümler sağlayacak.

Ambalajlama konusunda plastik kullanımını azaltmak için yürüttüğünüz projeler nelerdir?

Ambalaj; çevre ve sürdürülebilirlik açısından çok kritik bir etken. Çevre dostu ambalajlama, geri dönüşüm ve atık yönetimi çözümlerini hızlandırıyor, doğayı kirleten atıkları önlemeye yardımcı olan ürünler sunuyoruz. Tüketici ambalajlarımızı geri dönüştürülebilir veya yeniden kullanılabilir olacak şekilde tasarlamaya başladık. Örnek vermek gerekirse Gillette ve Gillette Venus ürünlerinde doğaya dost karton ambalaj ile tüketici dostu bir çözüm sunuyoruz. Gillette geri dönüştürülmesi ve açılması zor plastik blisterlerden, FSC sertifikalı kâğıttan yapılmış geri dönüştürülebilir karton kutulara geçerek hem tüketicilere daha kolay bir kutu açma deneyimi sunuyor hem de çevreyi korumaya katkıda bulunuyor. 2030’a kadar tüm ambalajlarımız geri dönüştürülebilir veya yeniden kullanılabilir özellik kazanmış olacak. Ayrıca 2030’a kadar tüketici ambalajlarımızda işlenmemiş petrol plastiği kullanımımızı da üretim birimi başına %50 azaltmayı hedefliyoruz. Bu hedefe yönelik çalışmalarımız sonucunda %13’lük azaltım sağladık.

Sürdürülebilirlik çalışmalarınızın sosyal sorumluluk boyutunu nasıl ele alıyorsunuz? Türkiye’de yürüttüğünüz toplumsal katkı projelerinden bazı örnekler verebilir misiniz?

P&G Türkiye olarak, 2040’ta Karbon Sıfır olmak için hız verdiğimiz çalışmalarımız kapsamında “Dünya Bizim Evimiz” diyerek yeni bir kampanya başlattık. Elektrik ve su tasarrufu sağlayan üstün performanslı ürünlerimizin kullanımıyla kaynak tüketimini, ambalajlar üzerinde çalışaraksa atık miktarını azaltmaya odaklanan yeni kampanyamız, herkesi çevresel sürdürülebilirlik konusunda sorumluluk alarak değişimi birlikte yaratmaya davet ediyor. Çünkü biz biliyoruz ki değişim, ancak ekosistemdeki tüm aktörlerin ortak paydada birleşmesiyle mümkün olabilir. ‘’Dünya Bizim Evimiz’’ diyerek çıktığımız sürdürülebilirlik yolculuğunda, tüketicilerle buluşan markalarımızın enerji, su ve atık alanında sağladığı çevresel faydaları ve bunun getirdiği tasarrufu vurguluyoruz.

Tüketicilerimize alabilecekleri aksiyonları doğru iletişim mesajları ve çalışmalarıyla da anlatmak kritik bir önem taşıyor. Soğuk suda etkili ürünleriyle öne çıkan Fairy markamızın iletişimlerinde “Kısa Programa Geçin”, “Düşük Isıda Yıkama Yapın” ve “Ön Yıkama Yapmayı Bırakın” mesajı veriyoruz. Sektöründe “Lovemark” olarak seçilmekle birlikte hem tercih hem tavsiye edilen bir numaralı bulaşık deterjanı markası olarak öne çıkan Fairy ile ülkemizde bulaşık yıkama alışkanlıklarını değiştirmeye odaklanıyoruz. Ariel’in reklamlarında da “30 derece ve altında Ariel kullanırsanız hem üstün temizlik performansı sonucunu alırsınız hem de tasarruf sağlarsınız” mesajı vererek bu bilincin yaygınlaştırılmasını hedefliyoruz. İnovasyon anlayışıyla geliştirilen ürünler, soğuk yıkamada bile kusursuz leke çıkarma özellikleri ile elektrik faturalarında büyük tasarruf elde etmenin en temiz yolunu sunuyor..

Kurumsal vatandaşlık projeleriyle de sürdürülebilirliğe katkı sağlıyoruz. 2020’de Fairy ve Gıda Kurtarma Derneği iş birliğinde başlatılan Boşa Harcama projesiyle kullanılabilir nitelikteki gıdaların boşa harcanmasını önleyerek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ve israfa yönelik farkındalık yaratılması için çalışıyoruz. Projeyle derneğin lojistik altyapısı Fairy’nin gerçekleştirdiği yeni araç ve donanım yatırımıyla güçlendirilerek yardım kapasitesi aylık 1.2 milyon kişiye çıkarıldı.

Boşa Harcama projemiz, 2020’den bu yana 75 milyon öğüne denk gelen yaklaşık 24.000 ton gıdanın kurtarılmasını sağladı. Projemizle, sadece gıda israfını önlemekle kalmayıp, aynı zamanda doğal afetler ve kriz dönemlerinde hızlı ve etkin bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaşarak toplumsal dayanışmaya da katkıda bulunmuş olduk. Bu yıl proje kapsamında Refika Birgül iş birliğinde yayınlanmaya başlanan Bereket Video serisi de israfa yönelik farkındalığın artırılması amacımızda önemli rol oynuyor.

Burada çalışanlarımızla aldığımız aksiyonlar da anlamlı bir yer kaplıyor. P&G Türkiye’nin 35. Yılında ÇEVKO ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği kapsamında çalışanlarımızla beraber Türkiye’nin çeşitli yerlerinde 35.000 ağaç diktik. Bunun yanında sürdürülebilirlik ofis stratejilerimizin de bir parçası. P&G Ofis’te çalışanlarımıza yönelik gerçekleştirdiğimiz paneller, şirket içi çalışma ve aksiyon grupları ve çalışan etkinlikleri ile ülkemizin ve şirketimizin sürdürülebilirlik konusundaki karnesinden daha iyi bir gelecek için önerilere birçok başlığı ele alıyoruz.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir