Uzman Psikolog Erkin Ünalan ile “İş yerinde Mobbing” Üzerine Röportaj Yaptık.

Onca emek vererek girdiğiniz iş yerinizde mutsuz hissetmeniz kadar kötü bir şey yoktur. Hem de bu mutsuzluğunuzun sebebi, işyerinizdeki yöneticinizin veya çalışma arkadaşınızın size uygulamış olduğu psikolojik şiddetten kaynaklanıyorsa: Mobbing

Biz de Uzman Psikolog Erkin Ünalan ile bu konuda röportaj yaptık. Kendisi İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji bölümünü ve Okan Üniversitesi Klinik Psikoloji yüksek lisans programını derece ile bitirmiştir. Bu durumu “Sevdiğiniz bir şeyi yaptığınız takdirde bu geçtiğiniz basamaklara da yansıyor.” şeklinde açıklıyor. Ayrıca kendisinin Avukat Abdülkadir Argıllı ile birlikte çeşitli konulara psikolojik ve hukuki çözümler ürettikleri Yol Rehberi adında Youtube kanalı var.

Kemerlerinizi bağlayın, başlıyoruz!

Hangi söz ve davranışlar Mobbing’e girer?

Mobbing‘le ilgili birçok davranış söyleyebiliriz ancak genel olarak işin doğasından kaynaklanmayan nedenlerle alan dışında iş verme, aşırı iş yükleme, işvereninizin normalde iş vermesi gerekirken iş vermeyip sizi boşta bırakması, gerekli olmadığı halde şehrin bir ucundan diğer ucuna şube değişikliği, kılık kıyafete gereksiz karışma gibi davranışları “Mobbing” içerisinde değerlendiriyoruz.

Mobbing uygulayan taraf neden bunu yapar?

Mobbing uygulayan kişinin nihai amacı çalışma arkadaşının veya çalışanının ruh sağlığını kasten düşürerek kendi iradesiyle işinden ayrılmış gibi gözükmesini sağlamak.

Mobbing uygulayan işverenin ”Bu kişiyi istifa ettirmeye çalışayım da tazminatı ödemek zorunda kalmayalım.“ gibi bir düşüncesi olabilir. Ayrıca kendi yöneticisinden çekindiği için kişiyi direk kovamaz bu yüzden bu yola da başvurabilir.

Çalışma arkadaşınız ise ego çatışmasından dolayı Mobbing uygulayabilir. Eğer sizi kendi algı dünyasında bir tehdit veya düşman gibi görüyorsa size yönelik iyi niyetten uzak tutumlar sergilemesi olasıdır. Ancak bu durum kendi içindeki korkuları ve güvensizliklerinin dışarıya bir ‘’acımasızlık” maskesiyle yansımasından başka bir şey değildir. Neticede öfke ve nefret gibi duyguların büyük korkulardan kaynaklandığını yapılan bilimsel araştırmalar ve mesleki gözlemlerimiz neticesinde biliyoruz.

Mobbing uygulayan taraf yöneticiyse maruz kalan kişi ne yapmalı?

İşin hukuki ve psikoloji tarafları var:

Psikoloji tarafından bakarsak sınır ihlali kademe kademe gerçekleşen bir durum. Önce bir istersiniz, karşı taraf buna izin verir. Sonra iki isteyeyim, üç isteyeyim derken bir yerden sonra artık karşı tarafta alışıyor. Siz her şey geç olduğunda “Hayır, bunu yapamazsınız!” dediğinizde karşı taraf şöyle demeye başlayacak: “Ne oldu, geçmişte sorun değildi de şimdi neden sorun oldu?” Bu sefer haklıyken haksız durumuna düşeceksiniz. Bu yüzden başta söylemek gerekiyor.

Diyelim ki yöneticiniz size iş alanınızın içerisinde olmayan çok alakasız bir görev verdi. Bu durumda üç temel reaksiyon var:

1)“Tamam, efendim.”

Tamam, efendim.” dersiniz ancak içinizde fırtınalar kopar. “Niye evet dedim, çalışmayacaktım aslında, keşke şunu deseydim ama artık çok geç.” gibi söylemlerle kendinizi suçlarsınız. İçinizdeki eziklik duygusu, yetersizlik duygusu daha da büyür. O zaman pasif-agresif tutumlar sergilersiniz. Pazar günü çalışmanız istendi ya o sabah geç gidersiniz veya erken çıkarsınız, öğle yemeğiniz iki saat sürer, ’yanlışlıkla’’ fotokopi makinesini bozarsınız. Ancak bunu işveren bilmediği için öfkenizi atamazsınız. Eğer bu öfke içinizde birikirse kine dönüşür. Kin düşmanlığa dönüşür. Düşmanlık gösterdiğiniz noktada da bir gün patlarsınız: Ani istifalarla öfke patlaması gösterirsiniz. Ya da bir gün öğlen yemeğine çıkarsınız sizden haber alamazlar.

2)“Sen kim oluyorsun da bana bu işleri veriyorsun!”

Haklıyken haksız duruma düşersiniz.

3)”Beni onore ettiğiniz için teşekkür ederim ancak bu iş benim görev alanıma girmiyor.”

Sınır ihlaline öfke patlamasına başvurmadan dur dediğiniz taktirde hem sınır ihlaline engel olmuş hem de haklıyken haksız durumuna düşmemiş olacaksınız.

İşverenime bunu söylersem beni azarlar veya beni kovar, en iyisi bir şey demeyeyim.” şeklinde düşünceler olabiliyor. Ancak böyle düşündüğünüz takdirde bir simülasyonunun içerisinde yaşıyorsunuz, gerçeklikten kopuyorsunuz. Çünkü kafanızda yarattığınız işverenle gerçekte olan bağdaşmıyor olabilir. Eğer işvereniniz düşündüğünüz gibi biri bile olsa söyleyip çatışma riskini almanız gerekiyor. Diğer türlü söylemeyip içinize atıyorsunuz ve bu sadece performansınızı etkilemekle kalmayabilir, mesleğinizden bile soğuyabilirsiniz. En büyük risk bu.

Hukuki taraf için kanıt toplamanız lazım. İşvereninizin alakasız iş verme ile ilgili talebini sözel olarak değil de yazılı olarak istemeniz gerekiyor. ”Bu talebinizi e-mail üzerinden iletebilir misiniz?” şeklinde.

Mobbing uygulayan taraf çalışma arkadaşıysa maruz kalan kişi ne yapmalı?

Öncelikle duygusal davranmayıp sakin kalmaya çalışın. Açık vermemeye çalışın yukarıda bahsettiğim öğlen yemeğini uzatma, işe geç gelme gibi örnekleri gibi. Açık verdiğiniz takdirde Mobbing uygulayan kişi bunu toplantıda insanların içinde dillendirecektir.

İşverene gitmeden önce kaynak ne ise onunla ilgilenmeliyiz. Yani Mobbing uygulayan kişi kimse onunla derdinizi çözmeye çalışın. Çünkü onunla konuşmayıp en başta işverene gittiğinizde karşı taraf bu sefer ”Niye önce benimle çözmedin meseleyi?” diyebilir.

Eğer o kişiyle sorunu çözümleyemezseniz üst mercilere söyleyin. Eğer yönetici de anlamaz ise ve maruz kaldığınız şeyi kanıtlayabilirseniz hukuki yaptırım süreci başlayabilir.

Mobbing’e maruz kalan taraf bunu nasıl kanıtlayabilir?

Avukat Abdülkadir Argıllı: Hukuki bir yardım olarak yaşadığınız sorun Mobbing ise iş haddinizi haklı sebeplerle feshedebilirsiniz. İşten ayrılacağınızı söyleyeceğiniz dilekçe de “istifa” kelimesini kullanmadan “Başıma şöyle bir olay geldi bana şu şekilde Mobbing uygulandı.“ şeklinde olayı anlatıp “İş koşullarının artık benim için tahammül edilemez hale gelmesi sebebiyle ve haklı gerekçeyle yasal haklarım saklı kalmak kaydıyla iş haddimi feshediyorum.” diyerek bu belgeyi işvereninize veya insan kaynaklarına sunabilirsiniz. Bu dilekçenin örneğini alıp dilekçenin insan kaynakları veya işvereninizin aldığına dair belge alın. Bu mümkün değilse noterden ihtar yoluyla iş haddinin feshine ilişkin dilekçenizi göndermek mümkün.

İşten ayrıldığınızda işverenler sizin haklı gerekçelerle işten ayrıldığınızı kabul etmeyip kıdem tazminatınızı ödemek istemeyecektir. Bu durumda yasal haklarınız için dava açabilirsiniz.

Mobbing’e uğramak işten ayrılmak değil. İş ilişkiniz devam ederken işvereninize bir ihtarname gönderip “Şu tarihlerde ben şu eylemlerle Mobbing’e maruz bırakıldım, bu eylemlerin sonlandırılmasını diğer insanlara nasıl davranılıyorsa bana da öyle davranılmasını talep ediyorum.” gibi bir içerikte ihtarname gönderebilirsiniz. Bu bir ihtimal sorunu çözebilir çünkü işveren yaptırım yapacağınızı ve hukuki yolları bildiğinizi biliyor. Eğer işe yaramazsa açacağınız davada bu ihtarnameyi mahkemeye sunabilirsiniz. Mahkemede “Ben şu tarihlerde Mobbing’in sonlandırılması için ihtarname gönderdim ama sonlandırılmadı.” şeklinde ifade edilebilir.

Şahitler önemli. Tartışma olduğunda veya “Pazar günü geç çıkacaksın!” dendiğinde yanınızda şahitler bulundurmaya çalışın.

İşyeri kamera kayıtlarını, kurum içi yazışmaları, yıllık izin ve fazla mesai kayıtlarını, sağlık kuruluşuna gidip psikoterapi almanız ve bunun sonucunda kullandığınız ilaçlar, bu anlamdaki sağlık raporunu mahkemeye sunabilirsiniz.

Ses kaydı almak uygun değil. Karşı taraf ses kaydı alındığını bilmezse bu durum sizin adınıza suç teşkil edecektir.

Mobbing uygulayan taraf nasıl bir psikoloji içerisindedir?

Mobbing uygulayan bireylerde ben-merkezci kişilik yapısının daha baskın olduğunu gözlemliyoruz. İnsanların ilgisini, takdirini çekmek isteyen kişiler bu tür tutumları daha fazla gösterme eğilimine sahiptir. Bu kişiler duygusal yatırımı kendilerine yapmak ister. ”Tenceredeki yemeği önce kendim yerim, kalırsa başkaları da yer.” gibi bir hayat görüşüne sahiptir.

Bazen Mobbing uygulayıcısının içinde küçük bir çocuk vardır aslında. İşvereni de birer ebeveyn figürü olarak görür. Kendi geçmişiyle bağlantılıdır bu durum. Geçmişinde alamadığı alkışı veya çok fazla aldığı alkışı çalıştığı yere, anneye babaya olan duygusunu işverenine yansıtmış oluyor. ”Beni gör diğerlerini boşver.” Bu kişiler kısa vadede kazanır ancak uzun vadede yalnız kalmaya mahkumdur.

İşverenler veya yöneticiler zayıf bir egoya sahiplerse, bu kişiler tarafından pohpohlanmak hoşlarına gider, manipüle edilmeleri çok kolay olur.

Mobbing uygulanan taraf ise sosyal ilişkilerinde “Hayır!” demekte zorlanan, fazla öteki eğilimli, başkalarını çok fazla düşünen, bir birim sevgi almak için on birim sevgi veren, öfkesini kendi içinde yaşama eğilimi gösteren bir kişiliğe sahip olma eğilimi, diğer bireylere göre daha fazladır.

Mobbing’e maruz kalan taraf için her zaman psikolojik sorunlar mı yaratır, maruz kalan tarafa fayda sağlama gibi bir şey söz konusu olabilir mi?

Yaşadığı şey Mobbing ise psikolojik sorunlar yaratır. Hırsa da dönüşebilir belki. Ancak ne Mobbing ne değildir kısmı çok önemli. Çünkü yaşadığınız şey yöneticinizin uyguladığı agresif bir motivasyon olabilir. Tıpkı spor eğitmenlerinin eğitim verdikleri kişiler “Yoruldum yapamayacağım artık.” dediğinde “Yapabilirsin biraz daha çabala.” demesi gibi.

En çok hangi sektörlerde Mobbing görülür?

Reklamcılık, pazarlama, sinema, tiyatro. Çünkü buralarda yükselmek kadar düşmek de çok kolaydır. Parça başına komisyon, network çok önemlidir. Buralarda görünürlük fazla çünkü.

Aslında seçtiğimiz bölüm bizi yansıtıyor. Hiçbir meslek seçimi tesadüf değil. Ailesinde çok fazla hasta olan var ise doktor veya hemşire olabiliyor mesela.

Mobbing uygulayan taraf bunu maruz kalan taraf işten ayrılana kadar mı sürdürür yoksa bu davranıştan belli bir süre sonra vazgeçtiği olur mu?

Vazgeçtiği olmaz. Çünkü “Ben bu kişiye Mobbing uyguluyorum’’ demez. Kendi içindeki vicdani muhasebesini azaltmak için bazı mağduriyet durumları yaratır: ”O bana zarar verecekti o bana zarar vermeden ben ona zarar verdim.” Rasyonalizasyon dediğimiz bir savunma mekanizması bu. Zulmünü mantığa büründürüyor yani.

Karşınızdaki bir kişiyi öldürmeniz yaralamanız birtakım vicdani meselelerden dolayı imkansızdır. Ancak savaş durumunda olduğu gibi karşı tarafı düşman olarak gördüğünüzde vicdanınızdan uzaklaşırsınız. Karşınızdaki bir birey değildir artık. Banyodaki bir böceği yok ederken ne kadar vicdani muhasebe yaşıyorsanız sizi düşman olarak algılayan kişi de o kadar vicdani muhasebe yaşıyor. Bu anlamda genel anlamda bilgelik, iyinin içinde kötüyü, kötünün içinde iyiyi bir potada eritmekten geçiyor. İşte o zaman tecrübe, kaderiniz oluyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir