Ürettim Sattım Olmuyor!

728x90 damat

Duygusal bir girişle yazımı başlatıyorum izninizle, gittikçe daha güzel günler bizi bekliyor. Yeni yetişen neslin, daha duyarlı ve yaptığı herşeyi, farkındalığı yüksek bir düzeyde ele aldığını gözlemliyorum (yanlışsam düzeltin lütfen) ya da ben Pollyannacılık oynamayı seviyorum diyelim, neyse..

15 Eylül Dünya Çöp Günü’nde (herşeyin bir günü var bunu da anlamış değilim!) sokağa çıkıp temizlik yapıyor olacakmışız, muazzam bir hareket! Sokak hayvanları içinde aynı akımı bekliyorum bunu da not edelim ve geri konumuza dönelim. Kilyos’taki küçük bir grupla yapılan temizlikten sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geri dönüşüm hamlesi 10 puan 10 puan 10 puan.

(Detaylar için lütfen sayfasını ziyaret edin https://www.ibb.istanbul/)

Ben bu haberi okuduğumda çok mutlu oldum o ayrı. Bu kadar yerel hareketlerle büyük akımlar başlatabiliyoruz ve ülkemizdeki her insan bu konuda oldukça hevesli ve istekli, buraya kadar da her şey tamam. Pekii neden pet şişeli ürünler satan markalar aynı amaç için sokaklarda değil? Hadi katkı maddeli ürünler satan (Coca-cola, pepsi, vb) markaları hariç tutuyorum (sağlığınıza zarar veriyoruz ama bakın çevreye çok duyarlıyız mesajı aynı anda olmuyor pek ), su satan markalara sesleniyorum, siz neredesiniz?

Belediyenin bu harcamalarını finanse etmek ve desteklemekle birlikte kendi marka pazarlamaları için de doğru bir adım olmaz mı? Yaygınlaştırılmış pet şişe kumbaraları, hayvanlar için su ve mama kapları, sosyal mecralarda hashtag’le başlatılacak bir kampanya ve gezici araçla bilgilendirmeler ve daha nicesi. Ben aslında bakış açısının altını çizmek istiyorum burada yapılacaklar kısmı creativity, üzerine düşünmek gerekir. Birçok pazarlamacı arkadaşım, şu anda, “Aslı’cım bizde düşündük bunları” diyor, biliyorum düşündüler de bende zamanında düşünmüştüm. Ve sonra sadece düşünmekle kaldı. Neden mi?

Sosyal sorumluluk projelerinde yer almak, sokaklarda duyarlılığı arttıracak hareketlere brandinglerle destek vermek tabiki de akla geliyor ancak execution yok sebebi ise yüksek bütçeli sponsorluk anlaşmaları ve onay süreçlerinin belediye tarafında çok uzun sürüyor olması. Elbette branding abartan bazı sevgili markalarımızın dengeyi kurması kritik ancak bu tarz işlerin en azından duyarlılığın ve farkındalığın arttırılmasına yönelik faaliyetlerin markalar tarafından finance edilerek yaygın kanalda aktifleştirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Belediyelerinde markalardan destek alarak ilerliyor olması bana çok uzak gelmiyor nedense. Sınırlandırmalar olmalı evet ama markalarında bu işlerde sorumlu taraf olduğunu unutmamalıyız bence. Pet şişeleri ürettik, sattık ürünümüzü diyerek bitmemeli bu iş. Sonrasında doğaya bıraktığı izinde peşinde olmalı markalar, ve bu konuda da belediyeler yolu açmalı bence, peki ya sizce?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir