En son sosyal medya içeriğimi 2014’te yazmıştım. Bugün göz gezdirdiğimde hala aynı içeriklerin paylaşıldığını görüyorum. Bu konuyu uzun uzun konuştuğum arkadaşlarım sosyal medya kullanıcılarının mevcut içerik formatlarını talep ettiklerini söylüyor. Bu aslında şu demek oluyor; halk istiyor biz de yapıyoruz. Dijital içerik tüketiminde başarı parametresi 2010’ların başında beğeni ve salt görüntüleme olarak alınmaya başlandı. Sosyal medya ajansları içeri analistler alıp mecraların insight raporlarını excel’den grafiklere taşımaya ve markalarına nasıl başarılı içerik ürettiklerini anlatmaya çalıştılar. Sektörde beyaz eşya ve ev gereçlerinde lider olan bir markanın 72 sayfalık sosyal medya raporunu 2 günde tamamlayan analist arkadaşımı hatırlıyorum. Rapora verilen revizeler grafik sayısını arttırma veya 6 ay öncesinin verileri ile karşılaştırmalı ve önümüzdeki ayın KPI’ı ile orantı kurma üzerineydi. Bu kadar bilgi ile insan bekliyor ki inanılmaz kitlesel hareketler çıksın, günlerce konuşulacak içerikler kafamızı meşgul etsin. Yıl oldu 2018 hala o marka ve her marka aşağıda sıraladığım şeyleri yapmaya devam ediyor.
İnteraksiyon için yalvaran “Soru Postları“
Bir telefon markasını ele alalım. Bu markanın son lansmanı yapılan telefonunun renkleri bir haylice kalabalık. ‘’Sizin favori renginiz hangisi’’ ya da ‘’XXX ile hangi şehirde selfie çekmek isterdiniz?’’ Bu içerikleri hala görüyor muyuz? Evet. Peki bu kadar zaman tünelini meşgul eden içerik neye yarıyor? Hiçbir şeye! Evet insanlar sıkıntıdan ya da markadan çıkar umutlarına karşı ya da markaya sevgilerinden dolayı cevap veriyolar ama sonra ne oluyor? Hiçbir şey 🙂
Her Şeyin Hashtag’i
Hashtag çıktı ve içeriği ele geçirdi. Çünkü hashtag koymazsan o içerik yarım kalırdı. Markalar ürünüyle alakalı alakasız, gündemdeki kelime oyunlarıyla zorladıkları hashtag’ler adeta ölü yatırım oldu. Hashtag olayını çok yanlış anlayan markalar (ve yönlendirenleri) hemen hemen her içeriğe farklı hashtag koymaya başladı. Bu kadar çok hashtag olunca takipçi hangisinde bir sohbet başlatsın şaşırdı. Bu da neye yaradı? Hiçbir şey.
Tipografik Postlar
Kimin aklına geldiyse ilk kemikleri sızlıyordur eminim. Hemen hemen her şeyin tipografik tasarım tabanlı bir postu olmaya başladı çünkü tipografik post üretmek çok trend (2012’de öyleydi) Bugün hala bıkmadan usanmadan konyadan gelen ve karamana giden kayan yazılarla oluşturulmuş ve alkışlanmayı bekleyen içerik karşımıza çıkıyor. Sıkıldık ama ayıp olmasın diye ses etmiyoruz.
Her Önemli Günün Postu
Bir dondurulmuş gıda markasının ya da ağda markasının Kapotaj Bayramı için post hazırlaması. Daha da bir şey söylemeye gerek yok. Görüyorsunuz J
Domates İse Beğeni Fesleğen İse Kalp
Gerçekten muazzam bir içerik türü. Facebook’un şu interactions paketini sunması her marka için çığır açtı. Hala bütün sosyal medya içerikleri bunun üzerinden dönüyor. Toplumun nabzı bu postlarda tutuluyor. En geçerli kitle ve ürün analizi bunun üzerinden sağlanıyor. Sağlanan data ile inanılmaz çıktılar alınıyor ve hatta ürün geliştirmelere kadar gidiyor iş. Hayır bunların hiçbiri olmuyor sadece kitle oyalama olarak kalıyor. Kitle ve marka oyalanıyor. Sussa daha faydalı aslında. Ama her gün içerik çıkması lazım değil mi?
Yanına Kahve ve Kitap Koyarsın Postları
Güzel görselli post. İçimiz açılsın. Ürünle, pazarlama stratejisiyle alakalı alakasız her şeyi şık bir masada konumlandıralım ki ürünümüzün her ortama girebildiğini görsün takipçi.
Zorlanmış Proje Postları
Köprüden önce son çıkış postları diyorum bunlara. Ürünün zorlama bir konseptte toplanıp, hazır görsellerle animasyonunu yapılmış ve bir üst konuya bağlanmış postları. ‘’12 pratik XXX kullanımı’’ ‘’XXX ile mükemmel hafta sonu tavsiyeleri’’
Her Olaya Göndermeli Gerçek Zamanlı Post
Gerçek zamanlı içerik pazarlaması şüphesiz hepimizin sevdiği ve akıllıca bulduğumuz bir konu. Son günlerde medya satın alımlarında bile karşımıza çıkıyor. Özellikle şu seçim sürecinde partilerin SEO – SEM kapışmalarını keyifle izledik. Bu konuda yaratıcı ve yerinde herhangi bir iletişime sözüm yok. Ama her yağan yağmura göndermeli post yapmaya devam edersek bu konuyu hiç anlamamış olmuyor muyuz? Belki ben yanlış biliyorumdur.
Burcu Esmersoy Sorunu
Influencer kavramı aynı hashtag’ler gibi markalarda çığır açtı! Her markanın hemen hemen aynı bilindik, görüldük isimlerle çalışması bitmiyor bitmeyecek. Bunun gerçekten işe yaradığını düşünmeleri ve ajanslar tarafından düşündürülmeleri daha da acı. Bu konuda şöyle bir yazı yazmıştım belki göz atmak istersiniz.