Sonuç Bekleyen Sonlar

728x90 damat

Coğrafyamızın en temel sorunu, bir olayın tamamında izlenimsel olarak takip edilecek yolu değil sadece sonucu bir ayrıntı mekanizmasının varış noktası olarak görmektir. Oysa bu özelliğimizden sıyrılır, gidişat yoluna puan veren hoca taktiğine geçersek belki de daha güzel sonuçlar için, varsayımlar elde ederiz.

A işlemini çözen X öğrencisinin tüm emeği, sonuç kutucuğunda değildir. Asıl emek, sonuç için harcanan zaman, izlenen yollar ve sonuca varma adına sarf edilen enerjidir. Bırakalım sonuç kutucuğu düzeltilebilir bir yanlış olarak kalsın. İzlenen yol, zaman ve enerji de tecrübe havuzlarını doldursun.

Bu konunun en samimi örneği, Tesla-Edison konusudur. Havuzunu dolduran Tesla’dır. Havuz benim diyen Edison’dur. Yani binlerce deneme için, sonuç ilişkisinin daimi sahibi Tesla iken; sonuca parmak kaldıran Edison’dur. Aslında ön sırada cevabı bulan ve emek gösteren kişinin kağıdına bakan Edison, şu an bulunamayan buluş hikayesinin ana karakteri olarak, daha popülerdir. Coğrafyamız; yani atmosfere baktığımız dünyada, buna benzer onlarca bulunamayan buluş vardır, yani bulanları bulmayanlarla değiştirdiğimiz onlarca buluşun, onlarca mimarı vardır.

İmkan arayan bir girişimci de bulma eylemine odaklanır. Bulamadığı zaman dilimi onu girişimcilikten uzaklaştırmaz, bulduğunda başarılı olacağını da garanti etmez ama sonucu görmek, başarılı rozetini öyle takması için önemlidir(!). Sonuca ermeyen tüm gidişat, bulmaya endeksli bir çıkarımı doğurur mu? Temel öncelik mantığı tam olarak burada devreye girer ve yanılır… Harcanan tüm emek koca bir sıfır, geliştirilen fikirler eğer kalıcılı bir sonucu doğurmadıysa sıfır, zaman yönetimiyle gece-gündüz yapılan araştırmalar sıfır, girişim sonucunda bulma eylemini tamamlayarak, sonuç verdiyse bir. Temel öncelik başarılı gözükse de hatalıdır. Bu işlemde girişimin başarı sayısı sıfır-sıfır-sıfır-bir sonucunu doğurur. Aslında sıfır nitelendirilen tüm çabalar bir olduğunda, sonuç bir-bir-bir-sıfır varsayımına geçer.

Arşimet’in ‘’Eureka-Onu Buldum’’ demeden önce ‘’Onu Bulacağım’’ dediği aşikardır. Arşimet’in bulacağım demesini daha çok önemseyen bir buluşlar tarihi olsaydı onlarca bulunamadan vazgeçilen buluşun tarihsel sürecinden faydalanırdık… Hatta, belki de özgüveni yüksek yol haritaları belirlerdik. Bulmasa da bak ‘’Bulacağım’’ demiş, çaba harcamış derdik.

Denemeler ve sonuçlar diye ikiye ayırdığımız yabancı evrene, kendimizi tanıdık olarak kayıt ettiriyoruz. Bu evrenin, denemelerin basit, sonuçların zor olduğu çıkarımı da var. Denenmiş, denenecek, dene gibi ‘’hata yapmana müsaade eden kavramlar’’ ile çevrili toprak parçaları var. Oysa denemelisin, sonuca ermese de denediğin uğraşın bir buluşa dönüşme çabasına tutkuyla bağlanmalısın evren için daha iyi bir mesajdır. Denediğin de başarıdır, sonuçtur. Denemek için, harcadığın enerji de…

Bu konunun dönüm noktası Türkiye adına, Devrim Arabaları’dır. Yürümesi sonuç, hareket etmesi sonuç, izlenimsel olarak kat edilen yol sadece zaman kaybıdır(!). Bugün ilerleyen sanayi ürünlerinin cesaret kaynağı Devrim Arabaları iken, orada yaşanan korku hala tüm işleviyle içimizdedir. Çığlık atan mühendis hisleri, sonucu koyun kenarı diye haykırmaktadır. Sonucu kenarı koyun! Biz denedik bu da bir sonuçtur! Devrim Arabaları, yürümüştür, bulunmuştur. Emeği ile, zamanı ile, hayali ile… Bulunamayan, cesareti sonucun eşiğine koyanlardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir