“Sağlık pazarlanamaz!” Pazarlamaya ‘’Kandırmaya yönelik bir eylem’’ olarak
bakan tutucu bir yaklaşım var. Sağlığa yatırım yapan markalar ile, bu tutucu
yaklaşımın savaşında dengeler sürekli değişiyor;
Kentleşmenin doğal sonucu olarak, sağlık sektörü bir değişimin içerisine
girdi. Hedef kitle (Sağlıkçılar hastaya müşteri denmesine kızar) özel sağlık hizmetini
satın almayı öğrendi.
Maslow’un piramidinde temel 2.basamakta yer alan sektör farklılaştırma ve
iş geliştirme modelleri ile 4.basamak olan saygınlık/prestij basamağına doğru
kaydı.
Sektörde talep yaratmak kanunlarla yasaklanıyor. Bu da yatırımcıyı zor
durumda bırakıyor. Reklam önemini kaybederken, geniş kapsamda da tamamen
ayrı bir iş disiplini olarak ilişki ve iletişim yönetimi haline dönüşüyor.
Özel hastanelerin iletişim ile fark yaratmayı tercih etmelerini sonucunda, CRM
sistemleri değer kazanıyor.
“Bugünün özel hastaneleri aslında sağlık hizmeti de
veren 5 yıldızlı oteller.” Bu hastaneler iletişimlerini güven üzerine kurarlarsa
başarı yakalıyorlar.
Artık adına ne dersek diyelim hasta/müşteri ne aldığı kadar, ne alması
gerektiğini de çok iyi biliyor. Bu nedenle özel hastaneler özellik pazarlaması
yerine, fayda/hizmet pazarlamasını esas almalı.
Baştaki cümleye dönelim ve yazıyı bir soruyla bitirelim; sizce “Sağlık pazarlanır
mı?”
Pazar ola.