Reklamcının Ölümü ve Zombiler

Bölüm sonu canavarı reklamı yedi, reklamcıyı öldürdü! Şimdi etrafta gördüğümüz brief alıp, latte içip, brain stormingleşen tatlı kişiler ise birer zombi. Ölen reklamcılığın zombileri.

Önce böyle dev ve artistik bir iş nasıl öldü onu anlatayım. Kapitalizmin yağlayıcı unsuru reklam ve rahipleri reklamcılar, tüketici reklamı çözümleyip onunla dalga geçmeye başladığı anda öldü. Aslında müşteriyi ve haklı satış kaygısını hiç anlamayıp sadece yaratıcılığa takılan reklamcılar intihar ettiler.  Aristokrasi büyüklüğü ve şaşası sayesinde, işlevini kaybetmesine karşın 100 yıl daha yaşamıştı, içi boş, kof olarak.

Reklamcılığın durumu da aynı aristokrasi gibi. Müşteriyi anlayamamasına ve satış kaygısını es geçmesine karşın, renkleri, cıvıltısı ve karizmasıyla ayakta kaldı. Ama yeni nesil markalar duruma uyandılar, reklamın değil iletişimin kazandırdığını anladılar. Bu da tüm karizmasına rağmen reklamcının ölmesine neden oldu.

zombiŞu an etrafta görünen zombiler ise hala reklamı yaşatmaya çalışıyorlar! Etkileşimin zirve yaptığı alternatif medyalarda ise reklam yapanların komik ve küçük duruma düştüğünü ama iletişimcilerin kazandığını görüyoruz. Reklamcı işi ve markayı odağa koymayı bıraktığı gün öldü.Reklamcılığın ölümü iki ayrı sınıfta yavaş yavaş gelişti. Birinci sınıf olan entelektüel seviye kabul edilebilir düzeyde, hayat standardı Türkiye demografisinin üstünde olan bir grubun giderek “beyazlaşması” hedef kitleleri küçük görmesi, dilini, tasarımını jakoben bir üslupla belirlenmesiyle oldu. Bu sınıfın intiharıydı. Ama itiraf edeyim, şık bir özekıyımdı.

Bu şık sonun nedeni tabanın hedef kitle gruplarının, reklamları şu şekilde değerlendirmesi oldu.

-Bunlar kendi aralarında eğleniyorlar, ama ben bir halt anlamıyorum.

Yani bu tarz reklamcılar esas dertlerinin anlaşılmak olduğunu unutup, stratejiyi, amacı ve satışı yaratıcılığa kurban ettikleri için öldüler.

2. sınıfın özekıyımı ise ne entelektüel kaygı taşıyordu ne de şık bir duruşu vardı.  Bu sınıf çevresi(!) olduğu için reklam işine giren(!) ve sektörü kundaklayan trollerdi. İlk gruptan daha çok zarar verdiler. Matbaacı da, dijitalci de, tabelacı da reklamcı oldu. İş ruhunu kaybetti. Müşterinin kafası karıştı, kaşeler alt üst oldu. Böylelikle reklamcı olmayan reklamcılar da reklamcılığın katilleri arasında yerini aldı.

İletişime iş olarak bakan ve para yatıran markalar ise artık iki grup yerine, kendi iletişimini yönetecek iletişimcilerle çalışmayı tercih ediyorlar.

Artık markalar doğru iletişimin peşinde, bu nedenle bir araç olan reklamı amaç haline getiren reklamcılar kaybetmek zorundalar.

Peki, zombiler ne yapıyor? İki ayrı sınıfın zombileri ayrı ayrı takılıyor. 1. ve şık gruba dâhil olanlar müşterinin kendini anlamadığından, aslında büyük bir dahi olduğundan dem vururken, hala frekansı yüksek, bütçesi geniş reklam veren peşinde. İkinci grupsa, yavaş yavaş başka işlere yöneliyorlar, arada olursa promosyon işine de hayır demiyorlar.

Pazar ola.

E-Bültenimize abone olun:[wysija_form id=”1″]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir