Günlük hayatımızda milyonlarca reklamla karşılaşıyoruz. Yolda yürürken, otobüste giderken, bilgisayarımızda, televizyonumuzda, maillerimiz de ve telefonlarımızda doğrudan ve dolaylı pazarlama organlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Çoğunu görmezden geliyoruz ve belki sadece bir kaçı akıllarımızda kalıyor.
Peki bu konuda markalar ne yapmalıdır?
Eğer tüketicilerin bizi diğer markalardan ayırt etmesini istiyorsak öncelikle ele almamız gereken konu sadeliktir.Vermek istediğimiz mesajın özünü en sade dille ele almalıyız ve bunu yaparken logomuzun boyutunu minimum düzeyde tutmalıyız. Reklamlarımızda yazının hiç olmaması her zaman daha çok tercih edilen bir durumdur. Fakat eğer yazı kullanılacaksa bu 8 kelimeyi aşmamalıdır.
Bir diğer yapılması gereken ise dikkat çekebilmektir. Bunun en iyi yolu tüketiciye istenen mesajı beklemediği bir anda beklenmeyen bir kanalda sunmaktır.Yani gerilla pazarlama dediğimiz kavramın günümüz reklamcılığında dikkat çekiciliği çok fazladır.
Reklamını yaptığımız ürüne yada markaya tek kelimelik anlamlar yüklemeyiz ve duygu katmalıyız.(Örneğin: güven, başarı, mutluluk, vb.) Bunu Digiturk’un son reklamıyla ele almak çok doğru olur. Futbol aşktır. Buna bir örnek daha vermek gerekirse Nıke sınırsızol sloganıyla yaptığı reklamda bir o kadar başarılı.
Burada unutmamız gereken, gelişen pazarlama anlayışı ile;
Ürün pazarlamıyoruz,
Hizmet pazarlamıyoruz,
Şirketimizi pazarlamıyoruz,
Duygu Satıyoruz…
