Türk siyasal hayatının en önemli aktörlerinden birisi olan Demirel’e bugün itibari ile veda ediyoruz. Seveni sevmeyeni herkesin takdir ettiği liderlerden birisi olmuştur Demirel.
Politik pazarlama açısından ise Demirel belki de üzerinde doktora tezi yazılması gereken bir kişi.
1924 yılında Demirel Anadolu’nun ufak kasabalarından birisinde dünyaya gelmiştir. Demirel aslında bir bakıma Cumhuriyet tarihi de demek.
Süleyman Demirel siyasal hayatta çok önemli şeylere imza atmıştır. Örneğin bugün modern anlamda kullanılan sloganları aslında Demirel o dönemlerde çok ustaca kullanmıştır. Burada kendisinin keskin zekası ve toplumumuzu iyi tanıyor olması son derece önemli. Kendisinin de Anadolu’da doğmuş ve büyümüş olması Anadolu insanını çok iyi anlamasına ve Anadolu insanının taleplerine iyi şekilde yanıt vermesine neden olmuştur.
Demirel iletişim tekniklerini son derece iyi kullanan bir kişidir. Herkes ile konuşurken mutlaka konuştuğu kişinin ismini öğrenirdi. Bugün mağaza eğitimleri başta olmak üzere tüm eğitimlerde söylediğimiz şeylerden birisi de karşınızdaki kişinin mutlaka ismini öğrenin ve kişiye ismi ile hitap edin olmuştur.
İletişimde en önemi şeylerden birisi de dokunmaktır. Dokunma ile iletişimin gücünü artırır ve karşınızdaki insana güven telkin edersiniz. Demirel bunu tüm mitinglerinde halk ile bir araya geldiği her ortamda ustalıkla kullanmıştır.
Demirel’in en büyük özelliklerinden birisi politik mizaha sahip olan biri kişi olmasıdır. Kendisi ile ilgili olarak birçok şarkı yapılmış, birçok karikatür çizilmiş ve hatta filmler bile yapılmıştır. Demirel bunların hepsini olgunlukla karşılamış bir kişidir.
Demirel durumsallık yaklaşımını çok güzel özetlemiştir. “Dün dündür”. Bugün bugündür” Siyasal hayatında çok önemli bir slogan olan bu slogan bugün hala birçok siyasetçi tarafından kullanılmaktadır. Burada aslında şartların sürekli olarak değiştiğini ve kişilerin de değişen şartlara mutlaka ayak uydurması gerektiğini vurgulamıştır.
Demirel’in bir başka en önemli özelliği de müthiş bir hafızaya sahip olmasıdır. Ben üniversiteden mezun olduğumda mezuniyet törenime Demirel gelmiş idi. Bizi sabah 9 da tören alanına topladılar. 10 da tören başlayacak idi ancak törenin başlaması öğleden sonra 2 de oldu. Bizi topladıkları alanda lacivert bir çadır üzerimizde idi. Böylelikle zaten sıcak olan hava etkisini daha da artırmış ve bu yüzde birçok kız arkadaşımızın makyajları akmış ve bazılar da bayılmışlar idi. Bu durum arkadaşlarımız da sinir ve gerginliğe neden olmuş ve bu gerginliğin bir sonucu olarak da emeği geçenlere kızgınlıklarını değişik şekilde ifade etmelerine neden olmuş idi.
Saat 13.30 da Demirel alana geldi ve basın mensuplarına yönelik olarak “çocuklar görüntünüzü çabuk alın ve beni gençlerle baş başa bırakın” dedi. Basın mensupları görüntüleri aldıktan sonra döndü ve bize dedi ki “çocuklar size Ankara’yı şikayet etmeye geldim. Siz lütfen iktidara gelin, bürokrat olun ve Ankara’daki bürokrasiyi azaltın dedi. Tam dedi kalkıp geleceğim ya bir büyükelçi geliyor veya bir başkan. Benim yanım sizin yanınız ancak bizi buluşturmuyorlar çocuklar dedi. Peşine de çok güzel bir fıkra anlattı ve topluluğun o ana kadar olan tüm kızgınlığını bir anda eritti. O ana kadar kızgın olan herkes “Koskoca Cumhurbaşkanı elbette geç kalacak kardeşim” demeye başlamış idi. İşte o zaman Demirel’in neden 6 kez gidip 7 kez geldiğini anlamıştım.
Demirel bizim ülkemiz için çok önemli bir insan ve devlet adamı idi. Seveni olduğu kadar nefret edeni olması da gayet normal. Genç yaşta neler yapılabileceğinin görülmesi açısından tün gençler tarafından örnek alınması ve incelenmesi gereken bir kişi.
Demirel’den öğrenilecek çok şey var.