“Kadın maddidir, edilgendir, nesnedir, sıradan ve seyirliktir. Rasyonel ve etkin olan erkek, bu nedenle kadına sadece bakmalıdır.” (Philo).
“Kadın, birtakım niteliklerinin yoksunluğundan dolayı kadındır.” (Aristo).
“Kadın, yarım kalmış bir erkek, rastlantısal bir varlıktır.” (Saint Thomas).
Yukarıda, “kadın”ın tanımını yapan filozof ve düşünürlerin ortak noktası kadını, edilgen, eksik, sıradan ve seyirlik bir nesne olarak görmeleridir. İşte bu görüşten yola çıkan kapitalist sistemin reklam dünyası da reklamlarda kadını edilgen, eksik, sıradan ve seyirlik bir nesne olarak kullanmaktadır. Bu durum , “cinsiyetleştiri
Yukarıdaki çorap reklamlarında, kadınların yüzleri görülmemektedir, sadece bacakları “seyirlik bir nesne” olarak kullanılmaktadır. Kadın bedenlerinin, yüzlerinin geri planda bırakılarak reklamlarda sunulması ise, kapitalist sistemin getirdiği, cinsiyetleştirilmiş tüketimin uygulama örneklerinin en başında gelmektedir.
Kadın bedeninin, dekoratif bir unsur olarak da reklamlarda sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Kadın bedenini bu şekilde kullanan markaların başında Coca-Cola gelmektedir. Coca-Cola, reklam kampanyalarında kadın imajını hem reklamlarında nesne olarak hem de şişe giydirmelerinde dekoratif bir unsur olarak kullanmaktadır.
Yukarıdaki reklamlarda, kadın bedeninin dekoratif bir unsur olarak kullanıldığı görülmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir unsur da, reklamlarda kullanılan kadın imajının, erkeğin kontrolünde olmasıdır. Her üç reklamda da kadın imajının erkek tarafından kontrol edildiği görülmektedir. Yani, kadın tamamen pasifize edilmiş, sadece “seyirlik bir nesne” olarak reklamdaki yerini almıştır. Erkek ise, gücü, kontrolü, egemenliği elinde barındıran imaj konumundadır.
Yandaki Seat Altea reklamında ise hamile bir kadının oldukça çıplak bir şekilde yine “seyirlik bir nesne” olarak kullanıldığı görülmektedir. Burada, marka her ne kadar hamile bir kadını kullanarak “aile otomobili” imajını vermeye çalışsa da, hamile kadının çıplak bir şekilde nesneleştirilmesi ve seyre açılması, kadının doğurganlığı özelliğinin kutsiyetini bozan bir durumdur. Burada dipnot olarak şunu da belirtmek isterim ki kadın, doğurma yeteneği nedeniyle hayat vericidir ve bu nedenle reklamlarda daha çok doğaya içkin sunulur. Erkek ise, doğurma özelliği bulunmadığından yaratıcılıktan uzak görülür ve bu nedenle reklamlarda da daha çok yapay yaratıcılık ortamlarında gösterilir. Dikkat ederseniz, teknolojik ürün reklamları, ofis ortamları , metropol ve gökdelenler gibi yapay yaratıcılık ortamlarında erkek imgelerinin sıklıkla kullanıldığı görülmektedir.
Yukarıdaki Samsung Smart TV reklamlarında erkek imgesinin kullanıldığı görülmektedir. Reklamın içeriğini bilenler, reklamda erkek imgesinin Samsung Smart TV sayesinde her türlü doğal ve doğaüstü aksiyonu yöneterek bunların üstesinden gelebileceğinin altının çizildiğini farkederler. Bu gibi-özellikle teknolojik ürün-reklamlarda kadın imgelerinin değil de erkek imgelerinin kullanılması, erkeğin yapay yaratıcılık özelliğinin getirmiş olduğu bir durumdur. Reklamı izleyebilirsiniz:
Eee Biscolata erkekleri diye de bir şey var, o n’olacak? dediğinizi duyar gibiyim. Evet böyle bi gerçek var. Biscolata reklamlarında kullanılan erkek imajları tamamen erkeklerin dış görünüşleri öne çıkartılarak oluşturulmuş, cinselliğe vurgu yapan imajlardır ve bu reklamlarda genelin aksine, kadın egemenliği hakimdir.
Bu reklamda, seksilikleriyle ön plana çıkartılan erkek imajları, kadına hizmet eder konumdadır ve kadın hakimiyeti ön plandadır. Fakat bu reklam filmlerinde kullanılan “oldukça seksi” erkek imajları, ürünün satışlarının artmasında herhangi bir etkide bulunmamıştır. İşte bu durum “vampir etkisi” olarak isimlendiriliyor biz pazarlamacılar arasında. Yani, reklamlarda kullanılan cinsel unsurların ürünün önüne geçerek, ürün satışlarında herhangi bir etkisi olmaması durumu… Eee noldu peki? N’olacak, Biscolata reklamlarından kazançlı çıkan bu “çok seksi” erkek modeller oldu tabii. Film, dizi teklifleri, video klipler vs…
“Kadın idol ve nesne, tanrıça ve tutsaktır. Kendi cömert ve şişko bedeninin içine hapsedilmiştir.” (Paglia). Evet, bu tanım da , Amerikalı yazar, akademisyen ve sosyal eleştirmen olan Camille Paglia hanıma aittir. Hanım kelimesinin altını çiziyorum; çünkü Paglia, kendisi de bir bayan olmasına rağmen kadını nesne olarak nitelendirenlerden biridir. Bu durum, bana kadınların kendilerinin de, kadın bedenlerinin reklamlarda “seyirlik bir nesne” olarak kullanılmasına tepki göstermemelerini hatırlatıyor. Kadınların bu gibi reklamlara tepkisiz kalmalarının nedeni ise yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmış. Bunun sebebi, kadınların kendilerini “erkek gözüyle” izlemeleriymiş (Batı, 2010). Yani, bayan arkadaşlarıma sesleniyorum, biz de reklamlarda “seyirlik bir nesne” olarak kullanılan kadın bedenlerinin birer tüketicisiyiz, ve bu durumda üzülerek söylüyorum ki, evet, kapitalist sistemin çoktan bir parçası olmuşuz ve cinsiyetleştirilmiş tüketim olgusunun ise yapı taşlarından biri konumuna çoktaaannn gelmişiz, vay halimize…