Sürücüsüz arabalar neredeyse hayatımıza girmek üzere ve nasıl bir gelecek istediğimizi düşünmenin şu sıralar tam zamanı. Gelecek yıllarda ortaya çıkacak olan değişimlerin ve ekonomik kargaşanın kapsamı bugünle kıyaslanabilecek olandan çok daha büyük. Bugün yaşadığımız dünya; otomobillerin ve onların ‘insan’ sürücülerinin etrafında inşa edildi. Çok az sayıda teknoloji, ekonomik açıdan otomobil kadar önemli ve dönüştürücü olabilmiştir. Nerede yaşayacağımızı, nerede alışveriş yapacağımızı ve hatta zamanımızı ve paramızı nasıl harcayacağımızı dahi belirleyebilmiştir. Tüm bunların yanında dünya çapında yılda bir milyondan fazla insanın ölümüne de yine otomobillerimiz sebep olmaktadır. İçinde bulunduğumuz yıllar ise işte tüm bunların değişim noktası. Şoförsüz teknolojiyle ilgili vereceğimiz kararlar toplumumuzu gelecek on yıllar boyunca tamamen şekillendirecek. İnsanlık tarihinin en köklü değişim olanaklarından birine ve geniş kapsamlı etkilere hazır olmalıyız. David Kerrigan’ın kitabında da dediği gibi “Yolcu olarak Yaşam” için hazır olmalıyız!
Hareketli montaj hattı, otomatik şanzıman, elektronik yakıt enjeksiyonu ve hava yastıkları… Bu yenilikler otomotiv endüstrisini değiştirdi. Bugün müşterilere güvenli, verimli, uygun fiyatlı ve uygun araçlar sunmak için hayati önem taşıyorlar. Dijital çağda, yeniliği bir gün emniyet kemeri kadar sıradan olacak yeteneklerle sürmek için yeni bir fırsat var. Bu fırsatı yakalamanın ve dijital çağda rekabette kalabilmenin anahtarı, üreticilerin odaklarını ve yatırımlarını tamamen yeni bir alana kaydırabilmelerine bağlıdır: ‘Otonom Araçlar ve Veri’.
Birçok üretici, müşterilere daha rahat ve güvenli bir deneyim sunmak için gelişmiş sürücü destek sistemlerini (ADAS) araçlarına dahil etmeye başladı. Otomatik şerit kontrolü ve frenlemeden (yakında) tam teşekküllü otonomiye kadar,bu yetenekleri geliştirme, test etme ve sürekli geliştirme yeteneği büyük bir farklılaştırıcı olacaktır. Güvenli, test edilmiş, tam otonom bir araçla pazara giren ilk şirket, gelecek yıllarda sektörün kralı olacak. Söylemeye bile gerek yok ki ilk şirket olabilmenin en önemli adımı ise veriyi doğru okuyabilen, işleyebilen ve yorumlayabilen ilk şirket olabilmek olacaktır.
Otonom araçlar için söylenebilecek, yazılabilecek çok başlık var fakat otonom araç kavramını anlayabilmek için bu kavramın seviyelerinin farkını bilmek gerekir. Uzmanlar otonom sürüşün evriminde beş seviye tanımladılar. Her seviye, bir aracın sürücünün görev ve sorumluluklarını ne ölçüde üstlendiğini ve aracın ve sürücünün nasıl etkileştiğini tanımlar. Bu yazıda bu beş araç otomasyonu seviyesinin neler olduğuna kısaca değindik.
Baz seviyeyi Sıfır (0) olarak kabul edersek bu seviye hiçbir otonom özellik ya da sürüş asistanının olmadığı araçları temsil etmektedir. Yani bazı üst segment araçları saymazsak genel itibariyle milenyuma kadar yapılmış üretimleri bu bağlamda değerlendirebiliriz.
5 seviyenin ilkini sürücü asistanının otomobillere yerleştiği seviye olarak kabul edebiliriz. Bu seviyede araçlarda yavaş yavaş sürücü asistanları devreye girmeye başlıyor. Bu sistemler sürücüyü destekliyor olsa da kontrolü asla ele almıyorlar.
2. seviyede otonom sistemleri parça parça arabalarda hayat bulmaya başlıyorlar. Kısmen otomatikleştirilmeye başlanan bu araçlarda otonom sistemler gerek gördüklerinde kontrolü ele alabilmektedirler. Fakat sürücüler istediklerinde bu sistemleri devre dışı bırakma imkânına da sahiplerdir.
Kısmi otomasyonun varlığından daha net bahsedilebilen, yüksek otomasyonlu da denilen 3. Seviyede, sürücüler belirli zaman aralıklarında kontrolü tamamen araçlara bırakmaktadırlar. Örneğin şehir dışında ya da otobanda otonom sistemler devreye girebilmektedir.
Araçta hala sürücü kontrolünün ‘kısmen’ var olabildiği, ama aynı sürücünün kısa şekerlemeler yapabilmesinin de mümkün olabildiği araçlar 4. Seviye otonom araçlar olarak sınıflandırılmaktadır. Bu araçlarda kontrol yolculuğun çoğunda otonom sistemlerdedir.
5. seviye olan ful otonom araçlarda sürücü kavramı tarihe karışıyor. Bu araçlarda direksiyon ve pedal dahi bulunmuyor. Aracın içindeki insanların tamamı sadece yolcu! Bu seviyedeki otomobillerin sıkı güvenlik taleplerini karşılaması gerekecek ve sadece kalabalık bölgelerde nispeten düşük hızlarda yol alabilecekler. Aynı zamanda karayollarında da sürüş yapabilirler ancak başlangıçta sadece şehir merkezlerinin tanımlanmış alanlarında kullanılacak diyebiliriz.
Hali hazırda günümüzde yaygın olan seviye henüz 2. Seviye. Fakat birçok üretici 3. Seviye için çok ciddi çalışmalar sürdürmekte. 2020’li yılların ortasına kadar 3. Seviyenin, 2030’lu yılların başında ise 4. Seviyenin yaygınlaşacağını ön gördüğümüzde tam otomasyonlu 5. Seviye araçların 30’lu yılların ortasına kadar ancak varlıklarını ispatlayabileceğini söyleyebiliriz.
Sayılı zaman çabuk geçer derler. Tamamen insansız araçlar için 20 seneye yakın bir zaman biçilmesine karşın yakın gelecekte hayatımızda yeri sağlamlaşacak 3. seviye dahi trafiği ve yoldaki hayatımızı çok büyük oranda değiştirecektir. Ve bu değişiklik süresince ‘verinin’ hükmü günden güne artmaya devam edecek…