Yetkinliğin Nedir Çekirdeğim?

ds-damat

Bizim Y kuşağı çocukları iyi bilirler. Monami Pastelleri. Çocukluğumuzun kokusu. Kendimizden büyük sırt çantalarımızın içinde, farklı dersler için farklı renkte kapladığımız defterlerimizin en önünde hazine gibi sıkıştırdığımız Monami Pastelleri. Büyük olay.

Monami Pastelleri genellikle 12lik olurdu. Sonra 24lükleri çıkmıştı. Onun kapağı vardı. Böyle çıtçıtla açılıp kapanan, sarı, parlak kapak. 24 lük sende varsa şanslıydın. Ama hepsinin üzerinde bir tanesi vardı ki… 48lik Monami ! Sınıfta bir kişide filan olurdu zaten; sınıfın burjuvasında… Gümüş ve Altın renkleri işin showuydu. O da showunu kimseyle paylaşmaz, kaşlarını kendinden emin bir şekilde 8 yaşında kırk yıllık bir ressam olarak havaya kaldırır ve çizdiği evinin çatısından duvarlarına kadar her yere görgüsüzce varak giydirirdi. Bir de öyle bir kullanacak ki, hem herkes görecek beğenecek, hem bitmesin diye başkasına vermeyecek, hem ötekiler ona özenip aynısından almayacak. ‘Büyük güç, büyük sorumluluk getirir’ demişti Spiderman. Y kuşağının ilkokul resimlerine, altın ve gümüş rengiyle sakladı burjuvazi sorumluluğu. Ve çantasında taşıdı.

O, pastellerin sayısıyla farklılaşır, renk çeşidiyle farklılaşır, fiyatıyla baya baya farklılaşır, sınıfta en güzel yerlere konumlanırdı; sevgili 48lik Monamili çilli burjuva Gencer. Burnu kemerli 12lik dandik pastel kullanan Tuğba’ya, resimlerine bakabilmeyi bile ödünç vermezdi, ama ipek saçlı –ki genelde de sarışın- Tuğçe’ye ‘istersen yanımda oturup bakabilirsin’ derdi. Sokuk Tuğba. Boyasındı kendi kendine. Sonra işte bu Tuğbalar büyüyünce ikiye ayrılırdılar. Tecrübesinden mütevellit elindekileri olmayana veren, vicdanlı Tuğbalar veya bildiklerini kendine saklayan, hıncını business class kanepelerinden çıkaran, yemeden önce fotoğrafını çekip instagramda paylaşmadan refaha eremeyen sonradan güzelleşmiş Tuğbalar olmak üzere. (Bu arada o sarışın Tuğçelerde büyüyünce çirkinleşti.)

Arka sıralarda, sakin, kendi halinde bir çocuk oturuyordu; Ali. O, takımını başka başka pastellerle anca toplamıştı. Şeffaf bir torbanın içinde, birbirine karışmış, ablasından arta kalan pasteller. İki gün önce hafta sonu, karşı komşunun oğluyla oynarken dağınık oyuncakların arasından kurtardığı, donmuş bir küfe benzeyen yeşil renkte dahil, uzunlu kısalı, emanet gibi getirdiği hazine pastelleri Alinin. Boyamıyorlardı bile. Ama Ali çok güzel resim yapıyordu. Ali’nin gücü; hayaliydi.

Bir şirket, ancak koruyabileceği bir farklılık koyabilirse rakiplerinin önüne geçebilir” (Porter, 1996). Şirketlerin çoğu ‘operasyon yetkinliği’ ile ‘stratejik konumlanma’yı karıştırıyorlar.

Nedir bu operasyon etkinliği ? Operasyon etkinliği; bir ürünü veya hizmeti ortaya çıkarma işini rakibinizden daha hızlı ve daha az hatayla ve çoğunlukla da daha az maliyetle yapabilmektir. En basiti, elimizde sürekli daha ileriye giden akıllı telefonlar bir örnek olabilir. Bu gençleştirir, ama bu daha gençleştirir kremlerini; bu ikili, bu üçlü, bu jelibonlu, bu katmanlı diye çoğalan tıraş bıçaklarını da saymak istemiyorum. Ama galiba öyleler. Operasyon etkinliğinin bir sorunu vardır. “En iyi pratikler, kolayca taklit edilebilirler”(Hamel, 1990). Belli bir maliyetle bir teknolojiyi veya bir beceriyi en yüksek noktaya taşımak üretkenlik kalesinin vereceği ilk cevaptır ve operasyon yetkinliği alanında böylesi bir rekabet kuşkusuz rakipler arasında karşılıklı bir tür gelişmeye yol açar. Ama bu savaşın sonu; “birbirine benzemektir”.

Stratejik konumlanma; farkını sürdürülebilir bir rekabetle elde etmeye çalışmaktır. Rakiplerinizden farklı eylemler seçersiniz veya aynı eylemleri farklı yollarla gerçekleştirirsiniz. Bu sizin ‘Çekirdek Yetkinliğiniz’dir ve O; “kullanıldıkça azalmaz” , en güzeli de “taklit edilemez”.

Görüntüye aldanmayın. Mesela çok iyi bildiğimiz Honda’nın çekirdek yetkinliği aslında motorlar ve güç aktarma organlarıdır. Bu sayede araba, motosiklet, çim biçme makinesi ve jeneratör yapabilir. Keza Canon’un asıl çekirdek yetkinliği de optik, görüntüleme ve mikro işlemci kontrolüdür. Bu sayede fotokopi makineleri, printerlar, kameralar, scannerlar gibi birbirinden farklı görünen pazarlara girerler.

Görüntüye aldanırsanız, sevgili çilli burjuva Gencerin 48lik setinden koşa koşa alabilirsiniz. Kuşkusuz belki eşitlenir veya ona bir süre fark atarsınız. Hatta size Almanya’dan dayınız, gelirken çikolata bile getirebilir, ama arka sıradaki Ali gibi resim yapmanız için yeniden doğmanız gerekir.

Yani neymiş?

‘Farkı her zaman fiyatı’ değilmiş.

Kaynakça

Hamel, P. a. (1990). The Core Competence of the Corporation. Harward Business Review .

Porter, M. E. (1996). What is Strategy? Harward Business Review , 10-31.