Elektrikli Arabalar Cüzdan Dostu mu? Çevreci mi? Dijital mi?

ds-damat

Görsel temsilidir 🙂

Geçmişi 20.yy’ın başlarına dayanan, 1970 ve 1980’lerdeki enerji krizleri ile ilgiyi bir süreliğine üzerine toplayan elektrikli arabalar , büyük kitlesel bir pazara ulaşmayı başaramamıştı. Günümüzde ise değişken petrol fiyatlarının sebep olduğu endişeler, çevre kirliliğini azaltma gereksinimi ve dijitalleşme, elektrikli arabaları yeniden gündeme getirdi.

Önce maliyet ve çevreciliklerine değinelim, sonra ise dijitalleşmelerine.

 

Maliyet

Çok kaba bir hesap yapalım. Standart bir benzinli arabanın litre başına yaklaşık 12,5 km gittiğini (100 km’de 8 lt yakıt tüketimi) ve 10.000 km’lik bir yol alacağını varsayalım. (Benzinin litresi 6 TL alınmıştır.) Varsayımlar doğrultusunda benzinli arabanın her 10.000 km’de yaklaşık olarak 4.800 TL’lik sadece benzin masrafı olacaktır.

10.000 km / 12,5 (km/lt) = 800 lt 800 lt x 6 TL = 4.800 TL

Aynı senaryo kurgusuyla, elektrikli bir arabanın yaklaşık kwh başına 4 km gittiğini ve 10.000 km’lik bir yol alacağını varsayalım. (Kw/h birim fiyatı 0,36 TL alınmıştır.) Varsayımlar doğrultusunda elektrikli arabanın her 10.000 km’de yaklaşık olarak 900 TL’lik elektrik masrafı olacaktır.

10.000 km / 4 (km/kwh) = 2.500 kwh 2.500 kwh x 0,36 TL = 900 TL

Değişken maliyetler içerisinden bakım ve sigorta ücretlerini dâhil etmeden yapılan bu basit hesaptan, iki araç arasındaki farkı ve elektrikli modellerin oldukça ekonomik olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Ancak bu arabaların pazarlaması yapılırken şuan için ekonomik faydalarına çok fazla değinilmiyor. Çünkü bu arabaları şuan satın alabilecek kitlenin, sahip olmayı isteme ana nedenlerinin finansal önceliklerinden ziyade doğaya karşı tutum ve dijitalleşme hevesi olduğu biliniyor. Şuan kelimelerinin altını çizdim. Neden diye soracak olursanız; elektrikli araba pazarları birçok ülkede çok genç, yeni oluşan bir pazar olduğu için. Pazar biraz daha oturduğunda ve ürünleri tüketiciler tarafından benimsendiğinde pazarlama stratejileri/odakları değişebilir.

Çevre Dostluğu

Sadece ekonomik olmaları nedeniyle bile alınabilecek elektrikli arabalar , günümüzde tercih edilmesinin asıl nedenlerinden diğer biri çevreci olmaları. Zaten pazarlanmalarında da ağırlıklı olarak bu özelliklerine dokunulduğunu görebiliyoruz.

Elektrikli arabaların çoğu (maalesef hepsi değil), benzinli arabalara nazaran km başına daha az co2 salınımı yapmaktadır. Co2/km değeri elektrikli arabalarda ortalama 178 g iken benzinli arabalarda 249 g’dır.

Bilinen ve bangır bangır bağırılan bu değerlerin bir de üretim aşamasında çıkan co2 tarafı vardır. Bir elektrikli araba üretirken açığa çıkan co2 gaz miktarı, benzinli araba üretirken ortaya çıkan co2 miktarının yaklaşık 2 katıdır. Ancak bu değeri kullanım miktarınıza göre dengeleyip doğayı korumak mümkün.

Dijitalleşme

Dijital çağın gereklilikleri olarak, her geçen gün hayatın her alanında yeni dijital gelişmeler oluyor; tütünlü sigaralardan elektronik sigaralara, kâğıt paralardan sanal paralara, tuşlu telefonlardan dokunmatik telefonlara… İnsanlar bu dijitalleşme isteklerini doğal olarak arabalarda da görmek istiyor. Bu da arabaların gelişimini etkiliyor.

Dünyadaki 1 milyara yakın arabaların büyük çoğunluğu içten yanmalı motora sahip. Yani yakıtı motoru içerisinde kimyasal tepkimelere sokarak enerji elde eden ve itme kuvveti oluşturan motorlu arabalar. Teknoloji harikaları, ama dijital değiller. Sistemlerindeki elektriğin etkisi sadece motorun çalışmasında oluyor. Geriye kalan her şeyi yakıt hallediyor.

İnsanlar da motorun yakıta ihtiyacı olmadan, her şeyi elektriğin hallettiği bu arabaları dijitalleşme ihtiyaçlarına bir cevap olarak görüyor ve istiyor.

Bir başka bakış açısıyla, insanların arabalardaki dijital değişim taleplerini ve firmaların arzlarını motoru hariç tutarak, sadece konsol üzerindeki ekran boyutlarından da görebiliriz.

Elektrikli araba pazarındaki en güçlü oyunculardan ve bilinenlerinden biri Elon Musk’ın kurduğu Tesla şirketi. (Son paylaştığım görsel Tesla Model S’e ait)

Tesla, diğer elektrikli araba şirketlerinden farklı olarak dijitalleşmeyi kendi misyonlarında daha öncelikli konumlandırmış bir şirket. Pazarlanmasında maliyet ve çevrecilik unsurlarından daha çok bu tarafını vurguluyor. Bu yönünde de asıl öne çıkardığı özelliği autopilot özelliği. Yani araba kendi kendini kullanıyor; direksiyon, gaz, frenin kontrolünü araba kendi sağlıyor.

Bu harika markaya çok büyük bir rakip geliyor: Porsche Mission E.

2019 yılında kullanıcılara sunulması planlanan teknoloji harikası olan Mission E’nin özellikleri arasında 0-100 km/sa’lik hıza 3,5 saniye çıkacağı, 15 dakika gibi kısa bir sürede bataryasının %80 dolacağı ve tam dolu batarya ile 500 km üzerinde menzile sahip olacağı firma tarafından söyleniyor.

Aynı zamanda Tesla araçları kadar dijital. El ve göz hareketleriniz ile araca komut verebiliyor, yan aynaları olmamasına rağmen arka tarafı ön cama yansıtarak, rahatlıkla görülmesini sağlıyor.

Uzun lafın kısası, elektrikli arabalar sadece elektrik tükettiklerinden veya doğaya karşı saygılı olduklarından değil, dijital olduklarından da ilerleyen yıllarda tercih sebebi olacaklardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir