1960’lı yıllarda ortaya çıkarak, ilk önce müzik ve modern sanatta kendini gösterir hale gelen Minimalizm, son yıllarda neredeyse hayatımızın her alanında kabul gören bir akım haline gelmiş durumda. Minimalizmin içinde vurguladığı ‘’sadelik ‘’ kavramı ise less is more sloganının da çektiği dikkat ile bugün pazarlama dünyasında oldukça kabul gören bir kavram olarak karşımıza çıkıyor.
Seçeneklerin gittikçe arttığı, zamanların giderek kısıtlı hale geldiği modern çağda tüketicilerin artık ambalajlar da, sloganlarda, logolar da hatta fiyatlarda bile sade ve kolay anlaşılabilir ürünlere yöneldiği yadsınamaz bir gerçek. Hal böyle olunca anlatılmak istenileni yalın halde sunan, tüketiciyi yormadan kendini gösteren ürünlerin ve logolarında yakaladıkları sadelik ile akıllarda kalıcı hale gelmiş markaların değeri de her geçen gün artıyor.
Ünlü markalar logoların da sadeleşmeye gidiyor!
Logo, şirketlerin kimliğini yansıtır olması, akılda kalıcılıktaki kilit rolü, firmanın bıraktığı ilk izlenim olması gibi birçok sebeple bir firmanın belki de en önemli yapı taşı durumunda. Logolarının markaları üzerinde ki önemini farkında olan birçok firma da logoları üzerinde oldukça zaman ve emek harcıyor. Son yıllarda sadeliğin yakaladığı popülarite ile de logolarında değişime hazırlanan firmalar gelişen Nöropazarlama yöntemlerinden yararlanarak markaları için en doğru logoyu elde etmeye çalışıyor.
Nöropazarlama logolar için ne söylüyor?
Nöropazarlama uzmanları markaların vermek istedikleri mesajları ifade ederken; kişilerin ayırt etme, dikkat toplama gibi değişkenlerini de hesaba katmak zorunda olduklarını, logo da kullanılan yazı tipinden, amblemin logo içindeki pozisyonuna, logo da kullanılan renkten ,efektlere kadar bir çok detayın bu değişkenler üzerinde hayati önem taşıdığını vurguluyor.
Örneğin; amblemin, ismin hangi tarafında olacağı veya logoda kullanılan geometrik şekiller logonun hatırlanabilirliği açısından oldukça önemli. Araştırmalar gösteriyor ki amblemin ismin sağ tarafın da olması soldan sağa okumaya başladığımız için kişilerin dikkatinin amblem üzerinde daha çok kalmasını sağlarken, logoda yazı veya resimle temas eden köşeli formlar beynin istemsiz olarak uzaklaşmasına sebep olabiliyor. Aynı şekilde beyin; resim ve formaların yazı ile iç içe geçtiği logolar da sadece resme odaklanarak markanın adını okumadan geçebiliyor, Kullanılan renklerle vermek istenilenden farklı bir mesaj algılayabiliyor.
Bu yüzden doğru mesaj için markaların sade ve basiti birbirinden ayırması ,doğru font ve renklere yönelmesi çok önemli!
Logoların Tarihsel Gelişimi ve Değişimi
APPLE
MC DONALD’S
PEPSİ
WİNDOWS
NOKİA
+1
Güzel yazı olmuş emeğinize sağlık.
Merhabalar,
Günümüzde minimalist yaşamın popülerlik kazanmasıyla birlikte bazı terimlere ve yaklaşımlara aşina olduk. Bu yaklaşımlardan biri de; Less is More. ”Az, çoktur” felsefesi. Bu yaklaşımın özünü ve ne anlama geldiğini, karantina süreciyle birlikte daha iyi kavradığımızı düşünüyorum. Çünkü karantina süreciyle birlikte tüketim alışkanlıklarımız da değişti. Birçoğumuz sahip olduklarımızla mutlu olmanın farkına vardık.
Sadelikle ve sağlıkla kalın.