Taze girişimcilerle mini röportaj serisi , “ start-up” dünyasına açılan minik bir pencere…
Başar Başaran ve Kunduz App
Hepimizin hayatında dönüm noktası olan, geleceğimizin belirleyicisi sınavlar… Sınava hazırlık döneminde bir türlü çözemeyip de hocaya sorarım diye bıraktığımız; etüt merkezlerinde uzun sıralar oluşturup, hocalara çözdürdüğümüz sorular… İşte o soruların çözümünü telefonunuza getiren bir uygulama var artık, Kunduz App! Üstelik sadece lojistik değil, ekonomik anlamda da (herkes için) ulaşılabilir kılıyor bu çözümü.
Serinin üçüncü bölümünde, Kunduz Kurucu Ortağı Başar Başaran’ın kurumsal yolda çıkma hikayesini ve “fırsat eşitliği yaratma” hayaliyle gönülleri fetheden uygulama “Kunduz”un ortaya çıkış hikayesini bulacaksınız.
Keyifli okumalar!
Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünü 2012 yılında bitiren ve kurumsal firmalardaki kariyer yolculuğuna hızlı bir başlangıç yapan Başar Başaran, iki yıl birçok yeni mezunun hayali olan “McKinsey”de yönetim danışmanlığı yaptıktan sonra; radikal bir kararla eğitim sektörüne yoğunlaşmak adına Doğan Holding’e geçiyor. Doğan Holding’te çalışırken, eğitim alanındaki fırsatları daha da keşfediyor ve Kunduz fikrinin tohumları o anda atılmış oluyor. Biz de 8 soru ile Başar’ın kurumsal yoldan çıkma hikayesini dinledik.
KYÇ: Bir otobüs yolculuğundasın ve yanına oturan hafif yaşlıca teyzeyle tatlı bir sohbete başladınız. “Ne iş yapıyorsun oğlum, çalışıyor musun?” dedi. Cevabın ne olurdu?
B.B: Sorusu olan öğrencilerle soruları cevaplayacak zamanı olan öğretmenleri akıllı telefonları üzerinden buluşturuyoruz. Böylelikle öğrencilerin sorusu ertesi günlere kalmadan hemen cevaplanıyor, öğretmenler de boş zamanlarında ek gelir kazanmış oluyor.
KYÇ: Kurumsal yoldan çıkmaya karar verdiğin anı hatırlıyor musun? Ya da diğer bir deyişle “artık kendi işimi kurmalıyım!” dediğin anı?
B.B: Bir anıya dayandırmak zor. Yönetim danışmanlığı yaptığım sırada çok farklı projelere girme şansım oldu. Bu kararı iki şeyi gözlemlediğimde verdim. Bu projelerden bazılarında herkesin hayalini kurduğu CEO’ların bile ne kadar fazla şeyden korktuklarını görünce kurumsal bir yapıda istediğim gibi bir lider olamayacağımı ve yaratmak istediğim değişimi oturmuş yapılarda yaratmanın mümkün olmayacağını gördüm.
Diğeri de benim biraz daha içe dönük düşünmelerimde yavaş yavaş bulduğum bir şeydi. Telekom, bankacılık, eğitim, sağlık gibi sektörlerde çok kısa ama yoğun tecrübelerim oldu. Her projenin kendine göre hedefleri vardı. Kimi tamamen finansal odaklıydı kimi de tamamen topluma faydaya odaklanıyordu. En mutlu olduğum projelerin topluma faydaya odaklandığını gördüm ve toplumdaki en kalıcı faydanın eğitimle yaratılabileceği sonucuna vardım bir noktada. Devamlı olarak topluma fayda sağlayabilecek modellerin de finansal olarak sürdürülebilir olması gerektiğini gözlemlediğim noktada sosyal girişimcilik kavramını okuyunca ‘galiba gelecekte ne yapmak istediğimi buldum!’ demiştim.
KYÇ: Kunduz sence hangi problemi çözüyor?
B.B: Kunduz yaygın mobil cihazlar aracılığıyla sınava hazırlıkta herkese daha verimli hizmetler sunmayı amaçlıyor. “Herkes” kısmını özellikle vurgulamakta fayda var çünkü sunduğumuz hizmetlerle sınava hazırlıkta fırsat eşitliğine katkıda bulunmak istiyoruz. Kunduz ilk anlatıldığında özel dersin öğrencilerin çözemediği sorulara odaklanan ayrı bir versiyonu gibi gözükse de bunu en ucuz özel dersin onda biri maliyetine sunuyoruz. Türkiye’de en ucuz özel derste haftada bir saatte bir dersten 15 soru sorabiliyorsun ve 60 TL ücret ödüyorsun, ki bu rakam büyük şehirler için komik derecede düşük kalıyor. Biraz olsun çalışan bir öğrencinin bir haftada çözemediği soru sayısının 15 olmasının imkanı yok.
Biz, öğrencilerin istediği saatte çözemedikleri sorulara 15 dakikada cevap aldığı ve diledikleri kadar soru sordukları bir model sunuyoruz. Mesela bir saatlik en ucuz özel ders fiyatına bir ayda istediği her dersten 300 soru sorabiliyor. Bu yüzden dershaneyi bile bırakıp bizle hazırlanan öğrencilerimiz olduğu gibi yüksek gelir grubundan hem özel ders alıp hem de bizi kullanan öğrencilerimiz de var.
Bunun dışında her öğrenciye istediği konuda sorduğu sorulardan yola çıkarak kendi seviyesine uygun sorular önererek rakiplerinin sorduğu sorular üzerinden kendilerini zorlayarak geliştirecek soruları görmelerini sağlıyoruz. Önümüzdeki iki sene bu teknolojiyi daha da geliştirerek ve video dersler sunarak özel derse alternatif olmanın yanında dershanelere, yeni adıyla etüt merkezlerine,alternatif olmayı amaçlıyoruz.
KYÇ: Kunduz’un hayata geçiş yolculuğu ne kadar sürdü? “Bir fikrim var!” dedikten lansman’a kadar ki yolculuğundan biraz bahseder misin?
B.B: Bizim için eğitimin önemi sınava hazırlıktan çok öte. Bununla beraber Türkiye ve gelişmekte olan birçok ülkede 1–2 sınavın geleceğini belirlediği ve herkesin bu sınavı eğitim hayatlarının önceliğine aldığı gerçeğini kabul etmek gerekiyor.
İlk etapta kendi yetkinliklerim çerçevesinde her öğrencinin sınava hazırlanırken daha verimli çalışabilmesini sağlamak ve fırsat eşitliğine katkıda bulunacak bir şeylerin arayışına başlamıştım. Bolca öğrenci mülakatı ve odak grupla öğrencilerin sınava hazırlıktaki alışkanlıklarına aşina olmaya başladım.
Görüşmelerde en çok ilgimi çeken detaylardan biri herkesin okuldan arkadaşlarıyla yalnızca çözemedikleri soruları paylaştıkları bir WhatsApp grubu olmasıydı. Böylelikle birbirlerine yardımcı oluyorlardı. Bu konu ilgimi çekti çünkü benim sınava hazırlanırken en büyük derdim sorularımı zamanında soramamaktı. Çoğu çözemediğim soru öğretmen peşinde koşmaya üşenmekten kalıyordu. İzmir Fen’de yatılı okumama rağmen her sorumu da arkadaşlarıma soramıyordum. Tam bu sırada da üniversiteden çok yakın bir arkadaşımla konuşurken şu anki modeli önerdi.
Aklıma yatınca öğrencilere sorularınızı bana gönderin ben sizin için bir ay boyunca bedava çözeceğim dedim. WhatsApp üzerinden çevreme sınava hazırlanan tanıdıklarıyla numaramı paylaşmalarını istedim. Paralelde de Boğaziçi Üniversitesi’nde Hazırlık öğrencilerine eğitmenlik için duyuru açtım ve ilk 1000’e girmiş öğrencileri iyi oldukları derslerde eğitmen olarak aldım. Her derste WhatsApp grubu açtım. Bana gelen soruları o dersin grubuna atıyordum. Soruyu gören çözüyordu, ben de öğrenciye geri gönderiyordum.
Adım hem öğrenci hem de eğitmen tarafında yayıldı. Bir ayda benim telefonum üzerinden birkaç bin soru çözüldü. Öğrencilerle ve eğitmenler yaptığım birkaç fiyat testinden sonra öğrencilerin ödemek isteyebileceği ücretle sürdürülebilir bir iş kurulabileceğini görünce devam etmeye karar verdik. İzmir Fen’den ve Boğaziçi’nden iki arkadaşımın aktif olarak dahil olmasıyla şu anki 3 kişilik kurucu ekip oluştu.
KYÇ: Şimdi tekrar en başa dönelim, bu yaşadığın tecrübelere istinaden “Gene olsa gene girişimci olurum!” diyor musun?
B.B: Ben girişimciliğin komik derecede popüler bir kelime olmasından ve içinin boşaltılmasından dolayı ‘girişimci olmamaya’ gerçekten çalıştım. Bizim meslekleri ele alış biçimimizden rahatsız oluyorum. Bu konuda millet olarak ‘Ne?’ sorusundan ziyade ‘Nasıl?’ sorusuna odaklanıyoruz. Çünkü maalesef ‘iş yapmak’tan çok ‘poz kesme’yi seviyoruz. Herkes patron olma, siyasetçi olma, avukat olma derdinde. Avukat olmak isteyen öğrencilere avukat olup neyi savunmak istediğini sorun bir isterseniz çok fazla heyecan verici cevap alamayacaksınız.
Çözmeye çalıştığın probleme tutkuyla bağlanmadığın sürece global ölçüde başarılı olma şansının düşük olduğuna inanıyorum. Çok şanslısındır veya paraya aşıksındır, böyle başarılı örneklerin de çıktığı oluyor. Özellikle Türkiye’de lokal ölçüde başarılı olma eşiği daha düşük olduğu için Türkiye’den aksi örnekler vermek daha kolay ama sıfırdan başlayan bir işte seni hayattan bezdirecek düzeyde sorun çıkıyor bu süreçte ve her türlü detayla çok ciddi bir şekilde ilgilenmek zorunda kalıyorsun. Karşına çıkan her bir sorunu da aynı tutkuyla çözmek için çözmeye çalıştığın problemi hayatının en önemli gayelerinden biri haline getirmen gerekiyor. Bunu sadece sosyal girişimcilik için söylemiyorum. Kendi spor ayakkabı markanızı çıkarmaya çalışıyorsanız da bu geçerli.
Bende bu konu ‘Ben girişimci olacağım’ iddiasından ziyade ‘Ben bu problemi nasıl çözerim?’ sorusuyla başladı. Kunduz’la uğraşmaktan çok keyif alıyorum ancak hayatımın geri kalanında peşinden sürükleneceğim problemlerin çözümünün girişimcilikten geçip geçmeyeceğine bağlı. Ama umarım geçer. Sıfırdan bir problemi çözmeye çalışmak, tutkulu ve zeki insanlarla çalışmak ve kullanıcılarla iç içe olmak çok keyifli.
KYÇ: Sence hangisi start-up terazisinde daha ağır basar; Fikir mi yoksa uygulama/icraat mı?
B.B: Uygulama. Doğru fikri bulma süreci çoğu zaman sandığımız kadar romantik değil maalesef. En yanlış fikirle bile başlasanız, doğru metotları takip ettiğinizde doğru fikri bulursunuz. En parlak fikirle bile başlasanız doğru uygulama olmadan bir şey ifade etmeyecek.
KYÇ: Ve son sorum, girişimci olmak isteyenlere vereceğin 3 tavsiye ne olur?
B.B: 1- Girişimci olmayın.
2- Çözmek istediğiniz problemi bulun.
3- Amacınıza ulaşmak için elinizden geleni yapın.
Her ihtiyaca göre farklı seçenekler sunan Kunduz’a dair detaylı bilgiye kunduzapp.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Bir de eğer bu seriyi sevdiyseniz, devamı için minik kalbe tıklayınız 🙂 yorum ve önerilerinizi bekliyorum.
#kurumsalyoldançıkanlar
“Kurumsal yoldan çıkanlar içerik serisi”, üniversite yılları boyunca çalışıp didinip, staj üstüne staj biriktiren ve o gökyüzüne uzanan plazalarda büyük hayalleri olan beyaz yakalı kahramanlarımızın yeni rotalar oluşturma hikayesidir.