Hızla değişen ve gelişen teknoloji ve dinamik iş dünyasının gereklilikleri, kurumsal çeviklik ve kurumsal atalet gibi kavramlar geçmişe göre kurumların ayakta kalmalarını zorlaştırmaktadır. Kurumların hızla değişen çevresel dinamiklere ve koşullara adapte olması kaçınılmazdır. Rekabet koşullarının yoğun olduğu çalışma yaşamında uyum yeteneği kurumlar için olmazsa olmazdır. Uyumla birlikte rekabet üstünlüğü yaratmak da önemlidir.
Kurumsal Çeviklik
Günümüzdeki ani, öngörülemeyen değişimler ve çevre koşulları çevik olmayı beraberinde getirmektedir. Bu noktada kurumsal çeviklik kavramı karşımıza çıkmaktadır. Çeviklik, çevresel değişimlere hızla cevap verebilme kabiliyetidir. Bir başka deyişle, kurumun belirsizlik ve değişime verdiği yanıttır. Sürekli iyileşme ve yenilenmeye açık olma durumudur. Esneklik, çok yönlülük, gelişme ve değişmelere açıklık ve adapte olabilme yeteneği, öngörülü olma, proaktif yaklaşımı benimseme ve bu doğrultuda harekete geçmektir.
Kurumsal çeviklik hız, esneklik ve yeniliklere cevap verebilme, müşteriye en iyi şekilde ürün ve hizmet sunabilme, öngörülemeyen, sezilemeyen, belirsizliklere, değişimlere karşı değişebilme becerisi ve hızlı cevap verebilme yeteneklerini kapsamaktadır. Hız kavramı seri, atik ve atak olabilmek ve çabuk davranmakla ilgilidir. Değişimlere karşı duyarlı olarak, yeni gelişmeler karşısında esnek kalabilmek yani esneklik önemlidir.
Çevik kurumlar, motivasyonu yüksek, enerjik, hız ve esnekliğe sahip kurumlardır. Rekabet üstünlüğü yaratarak yeni fırsatları öngörülü davranarak önden sezebilen ve sektörde öncü olabilen kurumlardır. Çevik kurumlarda hızı ve esnek olmayı prensip haline getirmek esastır. Hızdan kastedilen iş yapış biçimdeki sürat, esneklik ise yeni güncel şartlara en iyi şekilde uyum sağlama kabiliyeti ya da yeteneğidir. Çevre koşullarına hızla adapte olarak hızlı çalışabilmek esastır. Fırsat ve tehditleri başarılı bir şekilde belirlemektedirler.
Çevik kurumlar, belirsizlik dönemlerinde de fırsatları görme ve değerlendirme becerisi. Tehditleri öngörerek, fırsata çevirmenin yolunu bulan kurumlardır. Müşteri ihtiyaç, istek ve beklentilerini de önden kestirebilmek buna dahildir. Değişime karşı verilen tepki, müşteriye sunulan ürünün teslim süresi, müşterilere geribildirimde bulunmak, pazarın dinamiklerine göre reorganize olma, olası dış çevre koşullarında hızlı karar almaya kadar süreçleri içermektedir.
Hem ayakta kalabilmek, sektördeki konumunu koruyabilmek hem de rakiplerin önüne geçmek bakımından çeviklik kurumlar için başarı kapısının anahtarıdır. Kuşkusuz burada üst yönetime ve tabii ki sonra da çalışanlara büyük görev düşmektedir. Çevik kurumlarda istenen çalışan profilleri, hızlı karar alma yeteneğine sahip dinamik yöneticiler ve çalışanlardır. Ancak dinamik, yeniliklere açık çalışanlarla çeviklik gerçekleşebilecektir. Dinamik çalışanlara ek olarak, kurumda bütüne yayılan hızlı hareket eden, sektör dinamiklerini yakalayabilen, çevik olmanın benimsendiği bir çevik kültür oluşmalıdır.
Park (2011)’a Göre Çevikliğin Üç Boyutu
Park 2011 yılındaki çalışmasında organizasyonel çevikliğin algılama çevikliği (sensing agility), karar verme çevikliği (decision-making agility), harekete geçme çevikliği (acting agility) olmak üzere üç boyutundan bahsetmektedir. Algılama çevikliğinde müşteri ihtiyaçlarının değişkenliği, rakiplerin hareketlerini izleme, yeni teknolojilerin takibi ve izlemek, fırsat ve tehditleri takip takip etme kabiliyetlerini vurgulamaktadır. Karar verme çevikliği bilgiyi toplama, değerlendirme, karar almak, tehditlerin etkisini azaltarak fırsatlara odaklanmak ve fırsatları yakalamaktır. Harekete geçme çevikliği organizasyon yapısını revize etme ve harekete geçme becerisidir.
Kurumsal Çevikliğin Zıddı Kurumsal Atalet
Atalet, pasiflik, hareketsizlik, monotonluk ve tembellik anlamına gelmektedir.
Ataletli kurumlar ise, çevik kurumların tam aksine kültür ve iş yapış biçimine sahiptirler. Değişime direnen, durağan, katı, zayıf ve yavaş kurumlardır. Ya hiç harekete geçemezler ya da gecikmeli olarak harekete geçme eğilimindedirler. Değerli ve nitelikli olanı elde tutamayan, değişime duyarsız, sektörde geride kalan, verimsiz, müşteri şikayetlerinin sıkça olduğu ve şikayetlerin yönetilmediği kurumlardır. Çevredeki fırsatları değerlendiremedikleri ve kendi yeteneklerinin farkında olmadıkları için de gelişim gösteremezler. Ataletli kurumlarda kurumdan etkilenen çalışanlar da duyarsız olmaktadır.
Aşırı ve vazgeçilemeyen geleneksellik, değişime direnç ve tepki, kurumsal atalet nedenleri arasında yer almaktadır. Bu durum da koordinasyon eksikliği, başarısızlık, verimsizlik ve kararsızlığı beraberinde getirmektedir.
Ataletli kurumlar sektörün ve bulunduğu çevredeki dinamiklerinin gerisinde kalmaya ve kısa soluklu olmaya mahkumdur.
Ataletli Kurumlar Geç Algılayan Lamba Sensörüne Benzer
Naçizane, ataletli kurumları geç algılayan lamba sensörüne benzetiyorum. Sensör geç algılayınca kişi karanlıkta çıkmak istediği kata çıkmaya çalışırken zorlanır. Hem bina hem de sensörün eski olduğu durumda ise ilk büyük depremde hasar alma riski yüksektir. Kurumlar da aynı şekildedir. Yenilenmedikleri, değişme ve gelişmelere uyum sağlamadıkları, değişime direnç gösterdikleri ve geleneksel kaldıkları sürece ayakta kalamayacaklardır.
Günümüz İş Dünyasında Çevik Olmak Kaçınılmaz
Organizasyonel devamlılığı sağlayabilmek, ayakta kalabilmek ve tutunabilmek için çevik olmak kaçınılmazdır. Çeviklik, kurumlar için kaçınılmaz olduğu gibi, işletme başarısının altın anahtarıdır.
Kurumlar, üst yönetimin ataleti yenmesi, rekabet üstünlüğü sağlayacak şekilde çevikliği hedeflemesi ile başarıya ulaşacaklardır.
Özetle, değişimlere karşı duyarlı olmak, teknolojik değişmeleri rekabet avantajına dönüştürmek, müşteri ihtiyaç ve beklentilerine hızlı bir biçimde yanıt vermek, değişimin öncüsü olmak esas olmalıdır. Yüksek kalitede ürün ve hizmet sağlamak adına kurumlarda çevik olmak yaşam biçimi haline gelmelidir.
Her değişimin içerisinde mutlaka bir fırsat barındırdığı unutulmamalıdır. Rakiplerine göre fırsatlardan daha fazla faydalanan işletmelerin artması dileğiyle…