Kurlar Prodüksiyon Maliyetlerini Vurdu

 Konuyla ilgili bir açıklama yapan Eksantrik Prodüksiyon’un kurucusu ve ünlü reklam filmi yönetmeni Abdullah Ekşioğlu, reklamveren ve müşteri tarafında gelişen teknolojinin film yapım maliyetlerini düşüreceği yönünde bir süredir büyük bir beklenti olduğunu kaydederek, bu beklentinin, gerek dijitalleşme, gerekse sosyal medya alanında kullanılmak üzere düşük kalitede üretilen işlerle bir ölçüde karışılandığını ancak yüksek kalitedeki film prodüksiyonlarında gelişen teknolojiyle birlikte ortaya çıkan güncellenme ihtyacının yeni yatırımları zorunlu kıldığını söyledi. Gelişen teknolojinin maliyetleri düışürmekten ziyade hedefleri büyüttüğünü kaydeden Ekşioğlu, “Bugün uluslararası örnekleri görmek ve takip etmek daha ulaşılabilir olduğu için film prodüksiyonlarında, yüksek kalite beklentisi artmıştır. Gelişen teknolojiyle film kalitesinde çıta her gün biraz daha yükselmekte olduğu için hem ekiplerin bilgileri hem de ekipmanlar sürekli olarak güncellenmek zorunda, aksi halde uluslararası pazarla rekabet edecek bir üretimden bahsetmemiz mümkün değildir.” dedi. Ünlü reklam flmi yönetmeni Abdullah Ekşioğlu, düşük kalitedeki işlerde dolar bazında bir bütçe düşüşünden bahsetmenin mümkün olduğunu, ancak artan döviz kurlarının düşük kalitedeki işlerde de Türk Lirası olarak bütçelerin artmasına neden olduğunu belirterek, “Müşteri taraf, dövizin bütçe üzerindeki etkisini görmezden gelmek istiyor. Oysa düşük kalitedeki işlerde bütçenin düşürülmesine gerekçe olarak gösterilen tüm yüksek teknoloji ürünleri, ülkemizde üretilmediği için ithal ediliyor, ayrıca kullanılan yazılımlar, müzikte, stok görüntülerde uluslararası telif hakları, uluslararası satn alınan hizmetler ve yükselen döviz kurlarına bağlı olarak güncellenen iç piyasa prodüksiyon hizmet veren frmaların maliyetni yükselterek, sektörü artan maliyetler ve müşteri beklentisi kıskacına hapsediyor.” dedi.

Ekşioğlu açıklamasının devamında yüksek kaliteli iışlerde zaten döviz bazında da bir bütçe düşüşü gerçekleşmediğini, artan kurların bütçelere aynı oranda ve direkt yansıdığını kaydederek, reklamverenlerin film prodüksiyonu maliyetlerini Türk Lirası üzerinden yorumlamaya çalıışmasının sektörün girdileri ve gerçekleriyle örtüşmediğini, kendi teknolojimizi üretmeyi başarsak bile ülkemizde yapılan bir filmin bir çok hizmetinin dünyanın çeşitli yerlerinden satın alındığının unutulmaması gerektğini söyleyerek, “Bugün yaptığımız bir film için gereken hizmetlerin bir kısmını uluslararası sanatçılarla kendi ülkelerinden hizmet satın alarak gerçekleştriyoruz. Bazen 30 saniyelik bir film için üç, dört ülkeden farklı hizmet satın almamız gerekebiliyor, uluslararası telif hakları da saygı duymamız gereken en önemli konulardan biri, kısacası film işi kapalı bir pazarda yerel bir üretim olarak değerlendirilemez, dolayısıyla dolardaki 1 kuruşluk artış bütçelerimize direkt olarak yansıyor. Bunun sorumlusu yapım firmaları değil, işin doğasıdır.” dedi.