Doğa korkunçtur. Kişioğlu da binlerce yıldır bu korkuyla savaşırken bulur kendini. Bu hayatta kalma savaşının sonucunda da oluşan “kültürel kodlar” medeniyeti oluşturdu. Antropolojik bu yaklaşıma göre kültürel kodlar da günümüz alışveriş motivasyonlarının da dâhil olduğu davranış biçimlerini meydana getirdi.
İnsan zihni toplumsal değerlerin oluşturduğu bir ortak tortu. Bunu iyi okuyan markalar, insan zihninde istediği algıyı oluşturmakta. 20. Yüzyılı 21.ye bağlayan dönemeçte, “tüketim seferberliği” hareketin temelini oluşturdu. Ekonomi ve tetikçisi medya tüketim seferberliğini başlattı. Arzulardan ihtiyaç, ihtiyaçlardan sektörler yaratıldı. Artık her “arzu” kendi nesnesini ve ekonomisini oluşturur hale geldi. Bu arzuların altında yatan genetik kodlar ortak akıl süzgecinden geçti ve büyük kültürün yüz binlerce kodu oluştu. Romantik bir yaklaşımla her insanın ve zihnin benzersiz olduğunu söyleyenler kısmen yanılıyorlar. Kültürel kodların acımasız egemenliği sonucu, benzersiz zihinler yerini, ortak zihinlere bıraktı. Yani Matrix’e bağlı yaşayan alt birimler.
Kültürel kodlar, çok gerçekçi toplumsal refleksler oluşturdu. Toplumlar bu kültürel kodların gösterdiği yönde kendilerini şifrelediler. Kişioğlu da bu şifrelemenin arkasına gizlendi. Markalar da bu şifreleri kırmanın ve klanlarını oluşturmanın yolunu arıyor. Bu da yeni şifrelemelerden geçiyor. Yani markalar kültürel kodlara uygun kendi kodlarını geliştiriyorlar. Toplumun ürünü olan her şey aynı kültür kodlarından besleniyor. Yani kişioğlunun davranışlarını çözmek matematiksel olarak olası. İçgüdüler, kültürel ve sosyolojik deneyimlemeler gibi, insanı insan yapan her şey kültür kodlarından besleniyor.
Tüketim bir eylem, bir davranış alanıdır. Bu davranışın altında yatan itici gücün çözülmesi insan zihnini anlamaktan geçer.
Kültürel kodlar markalara navigasyonu güçlü haritalar çıkarıyor. Ve çok yaptırımcı güçleri var. İşin ilginç yanı da bu. Çünkü kültürel kodlar insan kolektif zekâsı ve davranışlarından çıkıyor. Ama irrasyonel bir biçimde onun önüne geçiyor ve yönetmeye başlıyor. Değeri, katma değeri, tercih nedenlerini yönetmeye başlıyor.
Kültürel kodların birey üzerindeki bu acımasız etkisi çok ciddi bir araştırmanın konusu. Bu etki insanın hala ilkel olduğunun kanıtı belki de. İlkel insanı tavlamak ve markalarına bağlamak isteyen markalardan bazılarına bakalım. Marka vaadi ve hangi kültürel koda temas ediyor.
Volvo logosu; güven marka vaadini demir antik simgesi ile veriyor. Dayanıklılığı ve gücü kodluyor.
Pevgeot iste aslanı, en temel kültürel kod olan gücü vurgulamak için kullanıyor.
Apple, kutsal metinlerde bile geçen elmayla, bazı kültürel metinlere gönderme yapıyor.
Adidas, “impossible is nothing” sloganıyla, meydan okuma gibi testosteron dolu bir marka vaadini pekiştiriyor. Daha önce de söz ettiğim gibi meydan okuma en önemli kültürel kodlardan birisi.
Bu noktada Türk mallarına değinmek istemiyorum. Çünkü logo, marka vaadi, slogan, ne olursa olsun, patron zevk ve beğenilerine göre olduğu için, arkada antropolojik ya da kültürel bir kod aramaya gerek yok.
Kısaca kültürel kodu yaratan kişioğlu, kültürel kodun emrine giriyor. Bunu çözen markalar da zihni basitçe yönetiyor.
[message_box title=”E-Bültenimize abone olun:” color=”red”][wysija_form id=”1″][/message_box]