Kent Hayatımızda Değişen Tüketim Alışkanlıklarımız

İçinde bulduğumuz kent yaşamının tüketim alışkanlıklarımızı nasıl değiştirdiğini hiç düşündünüz mü?

Gittikçe bireyselleşen, yalnızlaşan, tüketmeye programlanan modern çağ bireyinin yani bizlerin sahip olduğumuz tüketim alışkanlıkları geçmiş nesillerden oldukça farklı. Kadının çalışma hayatındaki gittikçe artan rolü, kentli nüfusunda artış, teknolojinin ve internetin hayatımızda kapladığı yerin giderek artması gibi birçok etken sebep olduğu değişimler ile ekonomik faaliyetlerimizi ve tüketim kültürümüzü büyük ölçüde etkiler halde. Bugün hayatımızın vazgeçilmezi gibi görünen birçok alışkanlığımız aslında göç etmiş, yalnızlaşmış, yoğun çalışma temposu içinde sıkışmış bizlerin değişen hayatlarının bir mecburiyeti durumda.

TÜİK verilerine göre; bugün nüfusun %87’den fazlasını kentlerde yaşayan bireyler oluşturuyor. Kentsel yaşamla doğayı özleyen bireyin değişen hayat tarzının bir sonucu da “organik tatil köyü” veya “organik ürünler” gibi yeni pazarlar olarak tüketim hayatımızda karşımıza çıkıyor. Daha çok beden gücüyle çalışan kır insanının sarf ettiği güç sayesinde ihtiyaç duymadığı spor salonları bugün kentlerde yaşayan, ofis hayatında hareketsiz kalmış bireyler için popüler kültürün de etkisiyle adeta bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Fittness kültürünün her yıl gerçekleştirdiği %5’lik büyüme, elde ettiği 368 milyon dolarlık pazar payı, Türkiye’de salon başına düşen 277 kişilik üye sayısı gibi veriler bu çıkarımları destekler nitelikte.

Göçlerin sonucu olarak karşımıza çıkan en büyük olgulardan biri de şüphesiz ki yalnızlaşma.

Bugün Türkiye’de nüfusun %14,9’unu yalnız yaşayan bireyler oluşturuyor. Yapılan anketler gösteriyor ki kalabalık ailelerin, kalabalık sofraların giderek azalması, kahvenin hızlı ve kolay hazırlanabiliyor olması gibi etkenler kahve kültürünün yaygınlaşmasının sebeplerini oluşturuyor. Yaygınlaşan kültür ile Türkiye, dünya ülkeleri arasında en fazla Starbucks sayısına sahip olan 6. Ülke konumuna yükselmiş durumda.

Bireylerin yalnızlaşmasının ve birbirlerine yabancılaşmasının bir sonucu da “azalan misafir kültürü” olarak karşımıza çıkıyor. Cam ve porselen firmalarının birkaç yıl önceki verilerine göre yemek, çay, kahve takımı gibi ürünlerin satışlarında bu sebeple azalmalar gözlemlenirken sosyal medya kullanımıyla artan “sunum çılgınlığı” bu tür ürünlere olan ilgiyi tekrar canlandırmış durumda.

Yalnızlaştıkça ortaya çıkan bir sorunumuzda sosyal ilişkilerimiz. Sosyal ilişkileri gittikçe azalan bizler mutlu edilme, sevildiğini, önemsendiğini hissetme gibi birçok duygusal etkileşimi bile tüketim ürünleriyle karşılar hale geldik. Her ay belli ücretler ödeyerek kişilerin kendileri için satın aldıkları, içeriklerini bilmedikleri sürpriz kutuları, belli zaman aralıklarıyla bildirimler yaparak sevgi sözcükleri ve ya dilekleri yollayan telefon uygulamalarımız bu durumumuzu ortaya koyan örneklerden sadece bazıları.

Yalnızlaşmayla minimalleşen evlerimiz, bunların etkisiyle hayatımıza giren çamaşır kurutma makinelerimiz, çok fonksiyonlu mobilyalarımız gibi daha birçok üründe değişen tüketim alışkanlarımıza örnek teşkil eder halde.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir