Düşüncelerimizin, davranışlarımızın %95’inin bilinçaltında gerçekleştiğini biliyor muydunuz?
Yani, farkında olmadan birçok bilgiyi bilinçaltımıza kaydediyoruz ve ilgili bir uyaranla karşılaştığımızda açığa çıkarıyoruz. Biz bunu bilinçli olarak yaptığımızı sansak da aslında beynimiz hangi mesajın nasıl kaydedileceğini kendi belirliyor. Bu da bazı bilgileri hatırlayıp bazılarını unutmamıza neden oluyor.
Her bilgiyi aklımızda tutmamız oldukça zordur. Çünkü beynimiz her ne kadar karmaşık bir organ olsa da daima basit, kendine tanıdık olan bilgileri işlemeye meyillidir. Anlaşılması, çözümlenmesi zor bilgilerden kaçma eğilimi gösterir. Buna bilişsel akıcılık (cognitive fluency) da denilmektedir. Bize tanıdık gelen, aşina olduğumuz şeyleri daha çok akılda tutarız (Zajonc, 1968). Çünkü, daha önceden öğrendiğimiz, bildiğimiz şeyler zihnimiz tarafından daha kolay işlenir, ekstra bir efor sarfedilmez.
Yeni bir kullanıcının bir web sitesine geldiğini düşünelim. Web sitesinde çok sayıda buton, belirli aralıklarla dönen slaytlar, flash bannerlar, çok sayıda metin var ve kullanıcının başı döndü, nereye bakacağını bilemiyor. Gerçekten böyle bir siteye sahipseniz durun ve bir düşünün. Bu kadar çok bilgi bombardımanına tutmanın ne size ne de sitenize gelen kullanıcıya faydası yok. Ürün ya da hizmetinizle ilgili bir çok önemli özelliğe sahip olabilir ve bunların hepsini tek sayfada vermenin iyi bir strateji olduğunu düşünebilirsiniz. Yalnız, kullanıcınızın verdiğiniz mesajları aldığını düşünüyorsanız çok büyük ihtimalle yanılıyorsunuz. Dilerseniz test etmek için insanlara sitenize girmelerini ve kısa bir göz gezdirdikten sonra gözünü kapadığında siteyle ilgili neyi hatırladığını sorabilirsiniz.
Peki, bilişsel akıcılık kapsamında websitenizi nasıl optimize edebilirsiniz?
Beynimiz bahsettiğimiz üzere yeni bir bilgi edinme konusunda tembel davranabilmektedir. İşe yaramadığını düşündüğü bir çok bilgiyi göz ardı edip yararlı olanları alır. Çok karmaşık bir yapıya sahip olmasına rağmen basit olanı tercih eder. Karmaşık bir yapıyı çözümlemek için ekstra bir çaba sarfetmek istemez. Tüm bunlar bilginin hafızada kısa dönem mi uzun dönem mi yer edeceğini belirler. Görüldüğü üzere basitlik ve bilinirlik iki önemli anahtar kelimedir. Web sitenizi bu anahtar kelimeler üzerine optimize etmek, ziyaretçilerinizin sitenizde daha uzun süre kalmalarını arttıracağı gibi, sitenizin akılda kalıcılığını da arttıracaktır. İşte bununla ilgili birkaç ipucu:
Görseller: Görseller çoğu zaman herhangi bir yazıya gerek kalmadan istediğimiz mesajı iletmenin en etkili yollardan biridir. Büyük görseller kullanmak kullanıcının dikkatini yoğunlaştırır. Özellikle insan yüzleri kullanmak kullanıcılar üzerinde olumlu etki yaratır. Çünkü bize tanıdık gelen şeyleri kendimize daha yakın buluruz. Örneğin, sağlıkla ilgili bir web sitesinde gülen, fit insan yüzleri kullanılabilir.
Renkler: Renkler bilinçaltımızı etkileyen en önemli faktörlerden biridir ve ruh halimiz üzerinde de büyük etkisi olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla web sitesinde kullanılan renklerin markanızla ve yaptığınız işle örtüşmesine dikkat edilmelidir.
Boşa dönen slaytlar: Bizler özellikle web sitemizde çok sayıda resim geçişleri kullanmayı severiz. Ancak slaytlar çoğu zaman boşa dönmektedir. Kullanıcı siteye geldiğinde her bir slaytın geçmesini beklemez. Genelde ilk gösterilen slaytı görür ve aradığı şeye ulaşmak için ipuçları arar. Burada slayt geçişlerinin süresi de önemlidir. Süre arttıkça kullanıcının slaytı atlama olasılığı artar. Çok kısa olursa da verilen mesajı kaçırabilir. Basit olmakta fayda vardır. Slaytlar tasarımsal olarak sitenize bir hava katsa da, ziyaretçilerinizi kaçırmanıza neden de olabilir.
Metinler: Metinlerin uzunluğu ya da kısalığı elbette konusuna göre değişir. Eğer insanlar siteye yazılarınızı okumak ve detaylı bilgi edinmek için geliyorsa orada uzun açıklayıcı metinler kullanmak iyi olabilir. Ancak e-ticaret sitelerinde olduğu gibi kullanıcılar için metinlerden çok görseller daha önemli olabilmektedir. Bu tamamen kullanıcının siteye ne için geldiğini anlamakla ilgilidir. Sadece çok karmaşık, anlaşılmayan metinlerden uzak durulmalı ve fontlar okunabilir olmalıdır.
Flash animasyonlar: Son olarak hala vazgeçemediğimiz flash sitelere değinmek istiyorum. 2006-2007 senelerinde flashın ne kadar popüler olduğunu hatırlarsınız. Arka planda çalan bir müzik, yanıp sönen butonlar, sağdan soldan gidip gelen metinler… Evet, bu seneler evveli oldukça popülerdi ve tasarım olarak havalı duruyordu. Ancak artık kullanıcıların web sitesini kullanma alışkanlıklarının değiştiğini kabul etmeliyiz. Artık kullanıcılar komplike sitelerde gezinmek istemiyorlar. Aradığını net bir şekilde bulabileceği basit ve sade siteler kişiyi daha güvende hissettiriyor. Bu nedenle flash animasyonlar kullanılacaksa da dozunda kullanılmalı.
Sonuç olarak web sitenizi optimize ederken şu gerçekleri göz önünde bulundurmanızda fayda var:
– Çok fazla ve karmaşık mesaj vermek hiçbir mesajın alınmadığı anlamına gelir.
– Kompleks bilgiler gözü yorar, gözün ve dolayısıyla beynin daha çok çalışmasını gerektirir. Bu da o bilginin hafızada depolanmasını güçleştirir.
– Kullanıcılar, müşteriler kontrol altında olmayı isterler. Bilgi karmaşası onları bu kontrol alanının dışına bırakır. Dolayısıyla o bilgiden kaçma, vazgeçme eğilimi gösterirler.