İş Hayatında Ne Kadar Dayanıklısınız?

Rüzgâr zaman zaman sert esebilir ama bazı insanlar böyle durumlarda hiç pes etmeden yollarına devam edebilecek güce sahiptir. Bu tip insanlara “güçlü, hatalarından ders çıkaran, hırslı, dayanıklı…” gibi tanımlamaları yakıştırmayı pek severiz. Şimdi işten çıkarıldığını öğrenip bunu bir avantaj olarak görebilecek ve yeni kariyer hedefi oluşturabilecek özgüvene sahip ne kadar insan var? Bu insanların dayanıklılıkları nereden geliyor?

Birçok insan kontrol edemediği bir durumla karşılaştığında panikler ve hata üstüne hata yapar. Daha geçenlerde bu konuyla ilgili bilim dünyasının prestijli dergilerinden Journal of Neuroscience’da  ilginç bir çalışma yayınlandı. Hata yapmak, beyni durduruyor (“pause” ediyor) ve başka hataları tetikliyor. Planlananın aksi bir olay geliştiğinde savunma mekanizmamızın devreye girdiğini ve “kaç ya da savaş” arasında bir tercih yapmak zorunda kaldığımızı biliyoruz. A şirketinin kaçan gruba dahil olduğunu varsayalım ve bireysel dayanıklılık şirketlerinki ile aynı mıdır sorusuna da bir yandan cevaplar arayalım.

dayanmak (1)Baskı altında yıkılıp kalkamayanların aksine, sayıları diğerlerine göre daha az olan bir grup var ki B şirketini de buraya dahil edelim. Onlar yenilmiş gibi görünebilir ama bu tamamen aldatıcıdır. Çaresizce durup ağlaşmak yerine hiç umulmadık bir anda eskisinden de kuvvetli bir şekilde ayağa kalkmasını bilirler. Bunu nasıl başarırlar? Bu iki şirketin arasında ne gibi farklar vardır?
İnsanın doğası gereği bir dayanıklılık eşiği vardır. Dayanıklılık tıpta ağrı eşiği olarak çok benzer bir şekilde karşımıza çıkar. Ağrı eşiği, ağrının zaman içerisinde hasta tarafından daha az algılanması veya aynı derece rahatsızlığı olan hastalarda ağrı duygusunun farklı şiddetlerde algılanması olarak tanımlanabilir. Örneğin bir hasta ağrıdan bayılabilir, diğeri daha dayanıklı olduğu için rahat bir şekilde atlatabilir. Aslında hem psikolojik hem de fizyolojik açıdan dayanıklılık kavramları birbirine çok benzemektedir. Fiziksel şiddet gören biri hiç şiddet görmeyen birine karşı daha dayanıklıysa eğer,  dayanıklılığın ancak onu yaşadıktan sonra öğrenebilir bir şey olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Şirketler büyük meydan okumalarla karşı karşıya kaldıkları zaman, bulundukları koşulları kabullendiklerinde, gerçeği görmeyi ve bunu değiştirme gücünü elde ederler.  A Şirketi kaçan tarafı temsil ettiğine göre sorumluluğu üstlenmeyecek ve durumu elinden geldiğince inkâr edecektir. Geçici bir süre de olsa güvende olduğuna dair bir illüzyonun içerisine girecektir. Tam da burası dönüm noktasıdır. İllüzyona kapılan taraf zaman kaybedecek, gereken önlemleri alamayacak ve sonunda  kendini kurban olarak görecek. Tökezlemeye bir adım daha yaklaşmış olacak.

güçlü durmak (1)Sahip olduğu koşulları kabullenen B şirketi ise sorumluluğu alarak bir adım öne geçecektir.  Bu şirketin ayakta kalmak için muhakkak bir motivasyon kaynağı vardır. “Neden ben?”sorusu yerine “dayanmalıyım çünkü…” ile başlayan gerekçeleri vardır. İnançları vardır… Motivasyon konusunda en büyük uzman olarak kabul edilen Dr. David J. Schwartz’ın dediği gibi; “bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, beyniniz bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar.”

Ağrıyı kesecek birçok yöntem vardır.  Akla ilk gelen şey ilaç da olsa, birçok başka etkili tedavi seçenekleri mevcuttur. Burada ilaç gibi kestirme bir yol ve kısa vadeli bir çözüm ancak kaçan tarafın işine yarayabilir. Çünkü akıllı stratejiler geliştirecek zamanları kalmamıştır. Soğukkanlılığını koruyabilen  taraf ise kendi kendine telkin ve hayalinde canlandırma gibi irade gücüyle ağrıyı azaltmada başarılı olabileceğinin farkındadır. İşte dayanıklılığı geliştirecek şey yaratıcılıktır. Unutulmamalıdır ki yaratıcılık ve üretkenlik eldeki olanaklar kısıtlı olduğunda daha çok ortaya çıkar ve düzensizlik içinde kendini geliştirir. Artık doğaçlama zamanıdır. Tıpkı ağrının zaman içinde hasta tarafından daha az algılanması gibi, bir süre sonra sert esen rüzgârlara karşı dayanıklılık artacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir