Uzunca süredir neredeyse girdiğimiz her sitede, okuduğumuz her dergide, izlediğimiz her filmde yapay zeka ile karşılaşıyor ve hakkında uzun uzadıya yorumlar yapıyoruz. Yapay zekanın insanlığa faydalarının çok olacağını söyleyen ve bu konuya canı gönülden inanan insanlar gibi, ondan nefret eden, korkan insanlar da bir hayli çok. Sizleri durmadan karşılaştığınız klişe cümlelerle sıkmak istemeyerek asıl konumuza gelmek istiyorum; “Kanlı, canlı, duygulara sahip insanlığın elinden çıkma yapay zeka, insanları hangi konularda geçti?”. Temel sorumuz bu ve bunun cevapları “şimdilik” yaptığımız işleri elimizden almasıyla diyerek cevaplanabilir.
Bu konu hakkında, örnek olarak verebileceğim en basit işlevlerimizden biri olan; köşe başındaki bakkal amcamıza, sokaktaki teyzemize sorarak öğrenmeye çalıştığımız yollar geliyor, bildiğiniz üzere hepimizin artık eli ayağı olmuş, oturduğumuz yerden tatile gideceğimiz rotadaki her ayrıntıyı gösteren navigasyonlarımız birer yapay zekadır ve bizim bir işlevimizi kolaylaştırmış ya da elimizden almıştır. Bu örneği verirken, genel koordinatörümüz Tuğçe Çotuk’un yazısından esinlenmiş olup, yazıyı görmeyenler,tekrar okumak ve yapay zekayı biraz daha iyi anlamak isteyenler için de yazının linkini bırakıyorum;
Öte yandan asıl mesleklerimize gelirsek;
Daha önce okuduğum ve beni şaşırtan bir yazıdan örneklemek isterim ki; Yapay zekanın ve otomasyonun meslekleri ve kapitalizmi bitireceğini öngören yazıda; şoförlük, kargo ve taşımacılık, gazetecilik gibi işleri, yapay zekanın insanların elinden alacağını ve hatta aldığı anlatılıyordu. Nasıl mı? Kargolarımızı ve taşımacılıklarımızı dronelara, direksiyonlarda insana ihtiyaç duymayan sistemlere sahip araçlara zaten emanet etmiş bir durumda olduğumuzu göz önüne alırsak, devamının geleceği konusunda pek şaşırmayız. Bu yazının ayrıntısına ulaşmak isterseniz;
https://ceotudent.com/yapay-zeka-ve-otomasyon-kapitalizmi-nasil-yok-edecek
Tüm bunlar devam ederken, bu duruma ek olarak yeni bir gelişme daha oldu. Londra’daki Royal College of Physicians’da doktorlarla dolu bir oditoryumda ışıklar karardı ve sahneye dijital sağlık hizmeti olan Bayblon Health’in müdürü geldi. Kürsüde bahsettiği konu, sadece doktorlar ve sağlık sektörü açısından değil, tüm dünyayı ilgilendirebilecek bir konuydu; dikkatle eğitilmiş bir yapay zeka doktorunun, doktorların girdiği bir sınavda aldığı önemli puan konuşuldu ve anlatıldı. Genel pratisyen hekimlerin girdiği ve son 5 yılda ortalama başarı puanın %72 oranınında olduğu sınavda, yapay zeka doktorunun tek başına başarısı %82 idi.
Yapay zeka, insan doktorları ezici bir oranla geçmişti.
Babil Sağlık, son 2 yıldır yapay zeka üzerine oldukça büyük yatırımlar yapan, sağlık hizmetlerini yapay zeka ile birleştiren bir şirket ve yaptıkları çalışmalarla oldukça yol aldıkları bilinmekte. Doktorların üzerine binen yükü azaltmak, zaman tasarrufu yapmak, hata azaltmak ve çabuk sonuç almak gibi konulara odaklanmış olan şirket, yapay zekanın çok karmaşık ve uğraş gerektiren konularda zorlanabildiğini bilerek yatırımlarını uzun vadede yapmış ve meyvesini almaya başlamış. Yapay zekayı reçete yazmak, verileri kullanarak tanı koymak, tedavi için gerekli olan rotayı belirlemek üzerine kullanan şirket, yavaş yavaş doktorların yapabildiği birçok şeyi yapay zekaya öğretmeye çalışıyor. Bu durumun hem hastalara hem de doktorlara yararlı olduğuna ise inançları tam. Sağlık sektöründe maaşların oldukça yüklü bir maliyet getirdiğine ve yeterli bakım, doğru tanı konulana kadar geçen sürede harcanan paranın, hızlı ve güvenilir bir biçimde yapay zeka ile azaltılacağını öneriyorlar. Sigorta şirketlerinin ve çalışanlarının, uzun uğraşlarının, çıkartmak için uğraştıkları verilerinin ve para için abarttıkları bazı şeylerin önüne geçilerek, hastanın ve doktorun haklarını güvence altına almaya da çalışmaktalar.
Tüm bu gelişmeleri bazen hayretle, bazen çok olağan karşılasak da, yapay zekanın hayatımızın en ortasına yerleştiği gerçeğini, ne korkanlar ne savunanlar inkar edemiyor. Her insanın dünyaya faydası ve zararı olması gibi yapay zekanın da faydalarının ve zararlarının da olduğu aşikar, ancak durumun tehlike ya da iyilik ölçütünün tam olarak anlaşılabilmesi için daha çok uzun yıllara ihtiyacımız var.