Küresel bir köy haline gelen dünyamızda ekonomideki değişimleri ve teknolojinin ilerlemesi sonucunda iş dünyasındaki değişim süreçlerini geçmişten bugüne çok iyi görebiliyoruz. İnternet’ in yaygınlaşması, çevrim içi olan bilgisayarların ve cep telefonlarının kullanımının artmasıyla birlikte bilişim sektöründeki gelişmeler iş dünyasında değişimin kaçınılmaz olduğunu ortaya koydu ve değişim süreçlerine ivme kazandırdı, yeni bir rekabet ortamı oluştu. Artık günümüzde İnternet’ in olduğu her yerde çevrim içi olabiliyor istediğimizi her an ulaşabiliyor, paylaşabiliyor ve sorgulayabiliyoruz. Telefonların hızlı teknolojik değişimiyle cepte taşınan akıllı telefonlar ile her yere ve her bilgiye kolayca ulaşabiliyoruz, mobilite yaşıyoruz.
Böyle bir ortamda markalar tarafından baktığımızda ise rekabetin artması kaçınılmaz bir gerçektir ve bahsettiğimiz değişimin, gelişmelerin sonunda markalar tarafından tüketicilere ulaşmanın ve yeni ürünleri haber vermenin yollarında bir artış gözlenmektedir. Bu nedenle markalar, kendilerine rekabetçi bir avantaj sağlayabilmek için, gittikçe artan bir şekilde sadece ürün ve hizmet değil deneysel, duygusal ve estetik faydalar sunmanın yollarını aramaktadır. Söz konusu rekabetçi ortamda avantaj yaratmaya çalışırken karşılaşılan kavramlardan bazıları marka kimliği ve imajıdır.
Bunun sebepleri, küreselleşme ile birlikte üretim sürecinin kitlesel özellik kazanması, gün geçtikte var olan tüketici sayısının artması ve değişen iş dünyası, ilerleyen teknoloji sayesinde ürün ve hizmet bakımından daha çok tüketiciye ulaşılması veya ulaşılmaya çalışılması, tüketicinin daha çok bilinçlenmesi sonucunda istek ve beklentileri sürekli değişen tüketici kitlelerinin oluşması, rekabet ortamlarının sonucunda her geçen gün üretici-tüketici arasındaki mesafenin artması gibi birçok yorumu yapabiliriz.
Peki tüketicinin gözünden marka neleri çağrıştırır, neleri anımsatır?
David Ogilvy’in dediği gibi “Markalar yaşamın kumaşının bir parçasıdır.” Tüketiciler için marka yaşamlarının bir parçasıdır, iletişim aracıdır çünkü günlük yaşantımızın büyük bir zamanını etrafımıza mesaj yollayarak geçiririz. Bunu bulunduğumuz toplumun anlayacağı şekilde kodlayarak yaparız ve bu süreçte en iyi iletişim aracı markalardır, marka diliyle iletişime geçeriz. Markalar ister istemez onu kullanan kişilerin iletmek istedikleri mesajları aktarır ve kullanıcının çevresinde bu mesajlar algılanır, akılda kalıcı bir yer tutar. Bir markanın imajı iyi bir kodlama ile simge mesajıdır ve asla unutulmaz. Bazen kullanıcı için marka karşısındaki kişiyi etkilemektir, farklı ve özel olmanın bir göstergesidir. Tüketici için marka kendini ifade aracıdır ve tüketicinin etrafına vermek istediği mesajın kendisidir bundan dolayı marka önemli bir unsurdur.
İyi bir marka tüketicinin zihninde tutku ve inançla nüfuz eder, tüketici grupları çevrelerine göre en iyi markayı tercih etmek isterler ve eğer iyi bir marka geliştirdiyseniz tüketici nerede olsanız sizi bulur çünkü markanız o tüketiciye statü kazandırır bu nedenle markayı çok iyi konumlandırmak önemli bir unsurdur. Marka imajı, tüketici tarafında neleri çağrıştırdığı, neleri hissettirdiği ve neleri hatırlattığı ile doğru orantılıdır. Tüketicinin ihtiyaçları doğrulusunda oluşan tüm duyguların toplamıdır marka.
Eğer bir marka oluşturacak ve sunacaksanız öncelikle tüketicinin o marka ile hangi mesajı vereceğini, o markanın hangi ihtiyaçları karşılayacağını iyi bilmelisiniz ve sonunda tüketicinin ihtiyaç ve isteklerini anlayarak beklenen tatmini etkili bir şekilde sunmalısınız. Çünkü tüketici için markaların dini, siyasi, kültürel, örfi ve benzeri değerlerin kimliğine sahip olduğunu unutmamalısınız ve tüketicinin kendisini anlatabilmesinin, kimliğini ortaya koyabilmesinin en önde gelen yolu markadır. Tüketici için toplumun zihninde oluşturacağı imaj çok önemlidir ve imaj markalar ile oluşturulur.