Hepsiburada’nın Satış Geliştirme Müdürü Ziya Kızıltan ile kendi tecrübelerini, Hepsiburada’yı ve e-ticaretteki yenilikleri konuştuk.
Üniversitede fizik okurken henüz 19 yaşında bir girişimcilik deneyiminiz bulunuyor. Fizikten pazarlamaya giden yolunuzu bize kısaca anlatır mısınız ?
Lise yıllarından beri süre gelen girişimcilik merakı üniversiteye başlamamla birlikte farklı bir boyut kazanmış oldu. Farklı bir çok üniversitedeki arkadaş grupları, kulüpler, dernekler, organizasyonlar ile genişleyen networküme, o yıllarda henüz yeni yaygınlaşan PC dünyasının çözümlerini sunmaya başlamıştım. Genç arkadaşlarımız hatırlamaz ama o tarihlerde “Toplama Bilgisayar” kavramı vardı 🙂 Tüm parçalarını tek tek satın alarak kişiye özel oluşturulan bilgisayar sistemleri. Artan müşterilerimin sayısı ile okulun ilk yıllarında Kadıköy’de bilgisayar ve bilgisayar sarf malzemeleri satan ufak bir mağaza açma fırsatım oldu. Gün geçtikçe artan ilgi ve büyüyen sektör ile birlikte girişimimde büyüdü. Bu esnada ben de daha önceden yatkın olduğumu fark ettiğim pazarlama ve satış alanlarında kendimi geliştirme şansını yakaladım. Sayıca artan rakiplerin önüne geçebilme, daha fazla müşterilerin ilgisini çekebilme ve var olan müşterilerin sadakatini sağlayabilme ihtiyacı beni pazarlamaya karşı daha da meraklı hale getirdi. Ve yolculuk böylece başlamış oldu.
Hem geleneksel ticaret hem e-ticaret alanında çalışmış biri olarak iki taraf arasındaki farklılıkları siz nasıl ifade edersiniz?
Hız ve kolaylık olarak özetleyebilirim. Aslında bu iki özellik, her iki sektör içinde ana hedef olan müşterinin hayatını kolaylaştırmaya doğrudan etki ediyor ve online tarafa önemli bir rekabet avantajı kazandırıyor.
Hatırlarsak yıllar evvel bakkallardan yaptığımız alışverişlerin yerini marketlerin alması, bakkalların dönüşmesine neden olmuştu. Şimdilerde ise internet ortamında yapılan alışverişlerin hızla artması da tüm sektörleri dönüştürmeye başlamış durumda. Hatta yakın gelecekte hayatımıza girecek olan AR ve VR teknolojileri sayesinde alışveriş deneyimi dolayısı ile ticaret yepyeni bir boyut kazanacak.
Bir yıldır Hepsiburada’nın Pazar Yeri uygulaması ile tedarikçiler dışında firmalar Hepsiburada’yı kullanarak kendi mağazalarını açabiliyorlar. Bu sürecin getirileri ne şekilde oldu?
Hepsiburada olarak 2015 yılında hayata geçirdiğimiz Pazar Yeri modeliyle girişimciler, güvenle ve kolaylıkla işlerini e-ticaret yoluyla kurabiliyor veya mevcut işlerini e-ticarette büyütebiliyor. Kurulduğu günden itibaren 10 binin üzerinde girişimci ve marka, dijital dönüşümünü Hepsiburada Pazar Yeri ile tamamladı ve işletmesini tüm Türkiye’ye açtı. Öte yandan müşteriler de e-ticaretle daha fazla ve farklı ürün çeşidine ulaşabiliyor ve müşterilerin e-ticarete olan ilgisi artıyor. Bu durum da doğrudan bir şekilde e-ticaretin yaygınlaşmasına, e-ticaretin hacminin artmasına katkı sunuyor. Bir anlamda perakendenin dijital dönüşümüne öncülük ediyoruz. Pazar Yeri modelini oldukça önemsiyor ve bu alanda yeni yatırımlar hedefliyoruz. Hepsiburada’yı iş ortaklarımızın ve Türkiye’nin mağazası haline getirmeye odaklanıyoruz.
Yurtdışına yönelik satışların potansiyeli ne durumda, bu pazaryeri uygulaması çalışmaları yurtdışında da yürütülüyor mu?
Hepsiburada olarak yakından takip ettiğimiz e-ihracat alanında ülkemizdeki regülasyon ve altyapıların olgunlaşmasını beklemekteyiz. Bu nedenle henüz yurt dışına satış operasyonumuz bulunmamakta.
Firmalar e-ticarette kendi sitelerinde satış yapmak yerine neden Hepsiburada’yı tercih etmeli?
Tek bir mağazaya sahip bir kişi, fiziksel olarak sadece kendi çevresinde ve coğrafyasında satış yapabilir. Oysa Pazar Yeri’nde online mağaza açtığında tüm Türkiye hedef kitlesi haline dönüşüyor. Pazar Yeri üyeleri, hiçbir ücret ödemeden dükkânını açıyor, ürünlerini yüklüyor ve satışa başlıyor. Hepsiburada bu girişimcilere, herhangi bir mağazaya ya da markaya, tek bir tuşla milyonlarla ifade edilen potansiyel bir ziyaretçi ve müşteri kitlesine erişme olanağı sunuyor. Ayrıca satış cirolarını artırmalarına ve onlar adına müşteri hizmetlerini yöneterek işlerini büyütmelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ürünlerini daha iyi pazarlamak ve satmak için gerekli olan analitik datamızı üye mağazalarımıza açarak, müşteri davranış biçimlerine dair yönlendirmelerde bulunuyoruz. Pazar Yeri’ndeki iş ortaklarımız, online satışa başladıktan kısa süre sonra cirolarında önemli bir artış gözlemlediklerini dile getiriyorlar.
E-ticarette abonelik dönemi geliyor, Hepsiburada’da bu uygulama başladı mı, hazırlık söz konusu mu, abonelik sistemi yapınızda ne gibi şeyleri değiştirecek?
Abonelik sistemi, Türkiye’de henüz oldukça yeni bir model. E-ticaret siteleri yeni yeni abonelik sistemleri oluşturmaya başladı. Hepsiburada olarak biz de bebek bezini ekstra indirimli ve otomatik bir şekilde belirli periyotlarda müşteri adına sipariş verdiği bir modeli test ediyoruz. Bu modelin müşteri sadakatini olumlu yönde etkileyerek, düzenli ve öngörülebilir bir ciro oluşturacağına inanıyoruz. Ancak abonelik sistemi müşteriye çok iyi anlatılmalı. Bu yanlışlıkla ya da anlamadan üye olunmasının yaratacağı sorunları ortadan kaldıracaktır.
Hepsiburada e-ticarette bir ilke imza atarak alışveriş kredisini devreye soktu biraz bunun hakkında bilgi alalım ve henüz çok yeni ama alışveriş kredisi satışlarda bir değişiklik oluşturdu mu?
İş Bankası ile yaptığımız iş birliğiyle Türkiye’de bireysel kredi ile alışveriş yaptıran ilk online alışveriş platformu olarak e-ticarette yeni bir çığır açtık. Bu uygulamayla İş Bankası müşterileri, Hepsiburada’dan 750 TL ila 15.000 TL arasındaki alışverişlerini, siparişlerini verdikleri sırada 48 aya varan taksitlerle kolaylıkla yapabiliyor. Banka müşterileri bu altyapı sayesinde alışveriş yaparken, kredi faizine ek bir ücret ödemeden 7 gün 24 saat anında kredi kullanabiliyor. Üstelik Hepsiburada altyapısı sayesinde, Hepsiburada platformundan farklı bir siteye yönlendirilmeksizin, aynı platform içerisinde hem alışverişlerini tamamlama hem de İş Bankası’ndan Anında Alışveriş Kredisi kullanarak kolayca ödeme yapma imkânı buluyorlar. Müşterilerimizin hayatını kolaylaştıran bu uygulama sayesinde bizi en çok mutlu eden ise onlardan aldığımız olumlu geri dönüşler.
Son olarak genç girişimcilere, üniversitede okuyanlara ışık tutmak adına şimdiki deneyimlerinizle 19 yaşınızdaki halinize tavsiye verseniz ne derdiniz?
“Yatan aslan olmaktansa, gezen tilki olmak çok daha iyidir.” Sık sık bu sözü hatırlamakta fayda var.
Hızla değişen ve gelişen bu dünyada elimizdeki en değerli sermaye kendimiziz. Dolayısı ile genç arkadaşlarımıza bunun farkında olmalarını, mutlaka kendilerine yatırım yapmalarını tavsiye edebilirim. Bu yatırım iyi bir eğitimin yanı sıra iyi network, iyi bir iletişim becerisi olabilir. Elbette hangi sektörde olurlarsa olsunlar, işlerine interneti, teknolojiyi ve e-ticareti mutlaka katmalarını öneririm. Çünkü gelecek bu sektörlerle şekilleniyor olacak.