“Ekip çalışması” kavramı üzerine mülakatlarda aday ve mülakat yapan kişinin arasında sessiz bir sözleşme vardır. Mülakat yapan kişinin “Güçlü özellikleriniz nelerdir?” klişeleşmiş sorusu üzerine aday cevabında muhakkak şu cümleyi bulundurur: ”Ekip çalışmasına uyumlu biriyim.”
Ekip olarak eller üst üste konur ve ağız dolusu bağırılır: Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için! Sonra alkışlar havada uçuşur.
İlkokuldan üniversiteye kadar olan öğrencilik yıllarınızda hatta iş hayatınızda bir takım oluşturarak çalışmanız istenmiştir. Ekip çalışması ile ilgili özlü sözler, projeler de cabası.
Peki ekip çalışması gerçekten bu kadar önemli mi yoksa insanların bu kavrama yüklediği anlam pollyannacılık oyunundan başka bir şey değil mi?
İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerden biri ihtiyacını tek başına karşılayamaması. Topluluğa ihtiyaç duyar ve gittiği her ortamda topluluk oluşturmaya çalışır, kendini bir topluluğa ait hissetmek ister. Çünkü insan rasyonel davranmaya çalışan duygusal bir varlık.
X,Y,Z hatta son zamanlarda konuşulan K kuşağı sınıflandırmaları tamamen bir topluluğa ait olma ihtiyacını tatmin etmekten kaynaklanan bir pazarlama taktiği aslında.(Aykut Özdemir, 2017)
Herhangi bir sebepten dolayı oluşturulmuş, yapılacak ekip çalışması da insanın bir topluluğa ait olma duygusunu tatmin eder. Ancak insan, topluluğunu tanıyıp kendi oluşturmaya alışkın olduğundan, kendisinin hiçbir müdahalesi olmadan oluşturulmuş topluluğu benimsemede sorun yaşar. Ekip çalışmasına uyumlu olanlar bu süreci en az hasar ile atlatır.
Bu sorun sadece ekibin lideri, ekip üyelerinin kişisel farklılıklarından dolayı olmayıp ekibin içinde bulunduğu organizasyonun, ekip çalışmasına karşı tutumu, kendi yapısı, bireysel olarak birlikte çalıştığı insanları yönetim tarzı sebeplerinden de kaynaklanabilir.
Ekip çalışmasında ekip üyelerinin motivasyonlarını neler sağlıyor diye baktığımızda öne çıkan çıkan kavram: Takdir. Bu aradan da insanın duygusal bir varlık olduğunu bir kez daha kanıtlamış oluyoruz.
Davranış Bilimleri Enstitüsü’nün yaptığı araştırma sonuçlarına göre ise ekip üyelerinin %32’lik kısmı yöneticisine “yağcılık” yaptığında, %31’lik kısmı ise iletişimine göre takdir edildiğini düşünüyor
Kapanışı yaratıcı bir ekip çalışması örneği ile yapalım:
Florida’nın Panama City şehrinde sıradan sıcak bir gün. Hafiften bir rüzgar esiyor. İnsanların bir kısmı güneşliyor, bir kısmı ise denize giriyor. Denizde olanlardan biri de Roberta Ursey.
Kendisi, eşi, annesi, çocukları, eniştesi ile beraber serinlemek için denizde yüzüyordu. Ancak Ursey, denizden çıkarken şen şakrak su savaşı yaptığı çocuklarını göremedi. Suya tekrar girerek çocuklarını bulmaya çalıştı ancak küçük çocukları derinliklerine alan deniz, hiçbir iz bırakmamıştı. Ursey sanki bir taş oturmuşçasına nefes almakta güçlük çekiyordu, ağzından bir yakarış koptu.
Kadının çığlıklarını duyan ailesi de suya girdi. Ancak dalgalar o kadar şiddetliydi sanki çocukları bulmalarını istemiyor gibi ilerlemelerine izin vermedi. Roberta’nın annesinin yaşlı yüreği bu olanları kaldıramadı ve denizde kalp krizi geçirdi. Ona yardım ederken diğerleri de kendilerini tehlikenin göbeğinde buldu.
Şansızlık ki o gün sahilde can kurtaran gözükmüyordu. Bu olaylara tanık olmuş iyi bir yüzücü olan Jessica Simmons cesaret göstererek sörf tahtasını alıp hemen suya girdi. Ardından olaya şahit olan insanlar da suya atladı. Birbirini hiç tanımayan 80 kişi, bir amaç uğruna el ele tutuşup zincir oluşturdu ve aileyi kurtardı.
Örnekte olduğu gibi ekip çalışması sadece insanın ait olma duygusunu tatmin etmekle kalmaz, sorumluluk duygusunu güçlendirir, insan ilişkileri bağlarını kurmaya yardımcı olur, başarıya kısa sürede ulaşmayı sağlar, pollyannacılık oyunu değildir, bir dost