Gericiliğin Dijital ile Savaşı: Uber

İnterneti yıllardır yerli yersiz her amaçla kullanan, elindeki telefonla bütün sanal zorbalıkların dibine vuran, teknolojinin hayatı kolaylaştırmasına izin vermeyip ‘mertlik bozuldu’ diye kendi magandalığını internete taşıyan her ‘birey’ şimdi düzeninin bozulmasından korkar olmuş, teknolojiye karşı çıkma derdinde [bkz. Teknoloji vs Status Quo].

Aksiyon/komplo filmlerini aratmayan ülke gündemimizde şimdilerde Uber’le çalkalanıyoruz. Taksicilerin Uber çağırıp sürücüyü dövmeleri, trafikte Uber sürücülerinin bıçaklanmaları, araçlarının kurşunlanması vb. haberler, birilerinin kaostan beslenmesinin başkalarının hemen öğreneceği derecede bulaşıcı olduğunu düşündürüyor.

Ortada bir telefon uygulaması var, Uber; sizi gideceğiniz yere ulaştıracak aracı, plakayı, sürücüyü, konuştuğu dilleri, daha önce sürücü hakkında yapılan yorumları/şikâyetleri, ödeyeceğiniz miktarı görüyorsunuz. Gideceğiniz yere ‘uzak/kısa mesafe’ veya ‘trafik çok’ cevabı almak yerine nazlanmadan ulaştırılacağınızı biliyorsunuz, araçta bir şey unutur veya iletişimsizlik yaşarsanız sürücüyü arayabiliyorsunuz. Yol bilmeme sorunuyla zaten karşılaşmıyorsunuz, zirâ sürücünün önünde Uber navigasyon ekranı açık. Sorun yaşadığınızda hızla size geri dönen ve iki tarafın da ayrıntılı ifadesini dinleyen bir uygulama desteği var. Bunlar kullanıcıya tanıdığı imkânlar.

Sürücüye getirdikleri ise; sabit ücret olmaması, esnek çalışma prensipleri, sadece taşınan yolcu üzerinden %20 komisyon gibi kolaylıklar. İşin hep şovunda olunca dikkat edilmiyor ancak; taksicilerin çok büyük kısmı, ilgili mevzuatın hazırlanması hâlinde, Uber şöförü olmaya sıcak baktıklarını ifade ediyor. Uber’de araçlar oldukça yeni, bakımlı ve sürücüler de sistemin onlara verdiği bazı formaliteleri; trafik, görgü kuralları, genel kültür, yol bilgisi ölçümlerini içeren birtakım sınavları geçmekle yükümlü.

Uber’e açılan savaşı dikkatle incelediğimizde; aslında sıkıntının daha yüksek hizmet standartlarına eski usûl ile ulaşılamayacağının esnaf tarafından fark edilmesi olduğunu görüyoruz. Kendileri de bu sebeple bir miktar ‘tutuşmuş’ olacaklar ki; taksiler ile ilgili araç kalitesinin yükseltileceği, nezaket ve yabancı dil eğitimi alınacağı konularında açıklama üstüne açıklama geliyor.

Zaten bilinçli esnaf; bu tepkinin onlarca katını korsan taksiler çıktığında gösterir, havalimanına terör saldırılarında taksimetreyi 300₺’dan açmaz, saf turiste İstanbul turu yaptırmaz, kısa mesafe diye nazlanmaz, mesleğin yüz karalarını çoktan dışlardı. Şimdi, Uber güvenli ve sistematik bir telefon uygulaması diye mi ona kafa tutar olduk? Aslında bu sorunlar hep biliniyordu, ancak birbirini kayırmak bizde ata sporu hâline gelmeye başladığından, ifşâ edilerek ayıplamak git gide tozlanan bir kavram hâline gelmeye başladı.

Muhtemelen uzun vâdede teknolojiye direnmelerin, yönetimleri belirsiz senaryolara sürüklenileceğini gören hükûmet yetkililerinden biri, açıklamasında; taksici esnafının vatandaşın Uber’i tercih etme sebeplerini iyi analiz etmesi gerektiğini söyleyerek herkesin gözlemlediği ancak konuşulması tercih edilmemiş konulardan birine parmak basmış oldu.

İstanbul’da, kriz yönetimi yapılması gerektiği fark edilerek uygulamanın bir yerli kopyası hazırlandı, kullanıma sunuldu. Yine bıçak kemiğe dayanmadan, vergilendirilemediği fark edilmeden birileri çıkıp demedi ki “Bir değişim var, altyapısını hazırlayalım ki halkın hayatı kolaylaşsın.”

Köklü alışkanlıkların bu kadar hızlı terk edilmesi, ciddi sosyo-ekonomik değişim süreçlerinde olduğumuzun basit bir kanıtı. Evrak uyuşmazlığı, mevzuat yetersizliği gibi sorunlar, teknoloji geliştikçe olur, çok da normaldir. Ancak bunu bahane edip; plaka pahalılığı, haram ekmek, acentalar VIP taşımacılığında bilmemne sorunları yaşıyor, yolculara da sürücülere de ceza yaptırımı artsın demek, çağı kaçırmaya gönüllü olmak anlamına gelir. Elini taşın altına sokması gerekenlerin, altyapının hazırlanması için muhatapları ile uyumlu çalışmaları yeterlidir. Bir kanun/mevzuat fiilî duruma ve teknolojik gelişmelere yetersiz kalıyorsa, yenisinin için vakit geldiği, sugötürmez bir gerçektir. Esnafın “İstediğimiz olmazsa sabır taşı çatlar” magandalığı ile zâten muasır medeniyet seviyesine selam bile veremeyiz. Bu süreç, teknoloji ile iç içe olan bütün sektörleri etkileyecek. Sektörlerin krizlerini ve zayıflıklarını fırsata çeviren uygulamalar, bıkmışların hayatını kolaylaştırmaya ama tepki de görmeye devam edecek.

Toplumun ihtiyaçlarını dikkate alan, geliştirmeye çalışan olmazsa tabii ki birileri gelir bir çözüm bulur. Nasıl ki bugün, bâzı meslek dalları tarihe karışmışsa, bazıları evrim geçirecek, bazıları da yapay zekânın yaygın kullanımı ile tamamen ortadan kalkacak. Booking, Uber, Dropbox, Wikipedia, Youtube… ve ileride kullanılmaya başlanacak daha da ileri teknolojiler, adını siz koyun, onları yasaklamak bürokrasinin ve mevzuatın ne denli kokuşup ağ bağladığını gösterir. İtirazlar ise; gericiliğin dijitale de direnmesine örneklerdir. Umarız üzerine düşen herkes bu süreçleri iyi okuyabilir. Yok, eğer okunamazsa sızlanıp durmanın ağustos böceklerine faydası olmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir