Bir pazarlama organizasyonu ve pazarlama yöneticisini başarılı kılan en önemli özellik fırsatı görme yeteneğidir. Her türlü ürün ya da hizmet pazarının sert rekabetle kırıldığı vahşi piyasalarda fırsatı görmek markayı uçurmak anlamına geliyor.
Bir çok marka işletme körlüğü nedeniyle fırsatı görmüyor, göreni cesaretlendirmiyor, geleneksel kalıplara sıkışıyor. Geleneksel yaklaşım tüm cesur hamleleri öldürüyor.
Bugün süt sektöründe ‘hey ben buradayım’ diye bağıran ama tüm markaların ısrarla es geçtiği büyük bir fırsattan söz edeceğim. Bu fırsatın adı kefir. Ama kefire geçmeden önce meyveli içecek pazarında yakın dönemde kazanılmış bir başarı hikayesini hatırlamanızı istiyorum. Tahmin edildiği gibi ‘uludağ limonata’dan söz edeceğim. Limonata gibi tutundurma ve öğretme sürecine ihtiyaç duymayan tanıdık bir lezzeti şifreleyip, markalaştırmak ve pazarlama projesi haline getirmek fırsatı görmekten öteye, onu yakalayıp sırtına binip uçmaktır. Çok ortada olan ama işletme körlüğü, korkaklık nedeniyle ilgilenilmeyen limonata Uludağ içecekle trend topic oldu.
Burada süt ürünleri pazarına dönelim. irasyonel bir Pazar olan bu sektörde ulusal, yerel ve merdiven altı rakipler birbiriyle savaşmakta. Kayıt dışı çok fazla oyuncunun olduğu süt sektöründe ana kalem süt ve yoğurt. Ama iki üründe de merdiven altı çok kolay pay alıyor. Örneğin Türkiye’de kişi başına düşen yoğurt tüketimi sadece 30 kg olarak görünüyor. Hem mutfakta malzeme, hem de ana yemek yanında kullanılan yoğurdun rakamsal değerinin düşük olması pazarın irrasyonel yapısından kaynaklanıyor. Ölçemediğin şey senin değildir. Bu motto doğruysa sütçülerin bu pazarda rasyonel hamleler yapması zor görünüyor. Bir de marketlerin kendi fason markalarıyla pazarda dip fiyat yapmaları karlılıkları düşürüyor.
Şimdi bu bilgiler eşliğinde kefirde yatan fırsata bakalım. Kefir Kafkas kökenli her gıda gibi sağlık fışkıran bir mucize. Sağlık tarafında olduğu kadar pazarlama tarafında da çok önemli mucizeler vaad ediyor. Limonatanın Uludağ’a kattığını süt markalarına sunmaya hazır. Ama daha duruma uyanan yok. İki büyük marka tüm sütçüleri belirli sınırlara sıkıştırmış durumda. Türkiye’nin sütçüsü konumlanmasıyla Sütaş ve sağlık temasına ve ürün geliştirmeye oynayan Pınar pazarı domine ediyor, diğerlerini sıkıştırıyor. Kategori açmayı düşünemeyenler oyuna Sütaş ve Pınar’ın sahasında devam edip markalarını yıldızlaştıramıyorlar. İşte kefir bu sıkışmış markalara hem ciro,kar hem de marka avantajları sağlıyor.
Kefir doğru bir marka kurgusu ve bol duygusal iletişimle desteklenir, füzyonlar oluşturursa niş ama etkili bir pazarın kralı olabilir. Bu pazarı Sütaş, Pınar ve Ülker gibi devler şu anda domine edemez. Küçük ama hızlı balık hikayesi!
Kefir bağırıyor. Beni alın, markalaştırın size kazandırayım . ürünün marka dokusu ve fayda vaadi çok güçlü. Bunu iyi kurgulayan, doğru füzyonları yapan ve frekansla iletişim kuran marka kefirden çok kazanacak.
Kefir projesi aynı zamanda sağlık ve eğitim bakanlıklarının da ilgisini çekeceği için sunduğu fırsat çok yüksek. Konuyla ilgilenilmesini bekliyor. Böyle zor bir pazarda büyük bir fırsat. İlgilenen varsa detayları paylaşabilirim. İletişim kurun.
Pazar ola.