Anne Beni Markalarla Tanıştır
Alışkanlıklarımızın doğuştan ve ailenin eğitimiyle şekillendiğini savunan birçok tez ve içerik mevcut.
İspatlarıyla açıklanan bu durumun şekillenmesinde ebeveynlerin çocuklarını sanala ve aslında markalara etkileri neler biraz bundan bahsedeceğim.
Sanal dünyanın kucağına doğan çocuklar okuma ve yazmayı öğrenmeden önce telefon, tablet gibi teknolojik aletleri kullanmayı ve uygulamalardan video içerik izlemeyi öğreniyor. Bunun mimarisi ebeveynler hayretle gelişimlerini izlerken bunun bir düzen olduğunu savunuyor ancak alt beyinde yerleşen simgelerin sebepleri olduğunun farkına varmıyor.
Konunun devamından önce sizlere küçük örnekler vermek istiorum. Bir havayolu şirket uçuşlarında özellikle küçük yaştaki çocuklar için rozetler tasarlayıp uçuşlarında bunları çocuklara armağan ediyor. Çok samimi gelen bu uygulamanın altında ciddi bir pazarlama stratejisi yatıyor. Çocuk yaşta markanın
gizli hayranı yapan havayolu şirketi bir dahaki uçuşlarda çocukların ailelerini etkilemeyi amaçlıyor.
Yeni kuşağın ebeveynleri çocuklarının konforuna eskilerden daha çok önem veriyor ve yediği içtiğinden bakımına kadar her şeyi çocuklarının istek ve ihtiyaçlarına göre seçim yapıyor. Dolayısıyla küçük yaştan marka bilinirliğine sahip olan çocuklar da kendi seçimlerini yapmaya başladıklarında alt bellekten tanınan ve bilinen simgelerin sahibi markaları tercih ediyor.
Uzun yolculuklarda tercih edilen petrol ofisleri ve doğal olarak tuvaletleri de bunun bir diğer örneği. Opet’in temiz tuvaletlerini birçok yazıda birçok konuda okumuş olabilirsiniz. Temiz olması yanı sıra çocuklar için özel olarak tasarlanan tuvaletleri de çocukların tercihi oluyor. Kendine önem ve değer verildiğini hisseden çocuklar gelecekte de aynı yerleri tavsiye ediyor.
Dijital kısımdan biraz daha devam edelim. Günümüz koşullarında bebeklerin yemek yemesi aileler için ciddi sorun yaratıyor. Dijital dünyamızda denize düşen yılana sarılır edasıyla hepimiz telefonlarımıza sarılıyoruz. Uygulamalardan açılan çizgi filmler ailelerin elbette ilk tercihi oluyor. Ancak bebekler de tekdüzeleşen çizgi filmlerden sıkılmış olmalı ki hepsi reklamlara sarılıyor. Sürekli değişen ve hızlı akan reklamlardan çocuklarda nasibini alıyor. YouTube’de birkaç reklamı açtığınızda ciddi izlenmeleri olduğunu fark edeceksiniz. Bunun sebebi başta bu kadar mı olur dedirtse bile bir çocuğun günde 5 öğün yemek yediğini ve her yemek esnasında 6 kez farklı video izlediğini düşündüğümüzde sonuçlara ve rakamlara çok takılmamak gerektiğini gösteriyor.
Ajanslar da genel itbariyle sürekli akıcı ve tekdüze olmayan klişelerden uzak ve aynı zamanda hareketli içerikler ürettiğinden her kesimin ilgisini çekmeyi başarıyor. Yukarıda tekdüzeleşen çizgi filmlerden uzaklaşan çocuklardan bahsetmiş olsam da burada bazı çocuklarda belirli reklamların etki ettiğini söylemem gerekiyor. İlgiye göre her reklamı bizler gibi beğenmeyen çocuklar bazı reklamların müptelası oluyor.
Bu tip reklamlarla çok fazla yakın olan çocuklar özellikle bilinçlenmeye başladığında da izlenen reklam markalarının ürünlerini kullanmayı hedefliyor ve çok ciddi problem yaşamayan çocuklar da markayı kullanmaya devam ettikleri gözleniyor.
Bir diğer unsur ise çocukluk zamanında kullanılan markaların yıllar sonra kendi çocuklarında kullanıldığında ortaya çıkıyor. Bilinen ve aşina olunan markalar ve takdir edersiniz ki ‘’anneler en iyisini bilir’’ düşüncesinin verdiği hisler zamanında sizin için kullanılan markaların ürünleriyle sizleri yıllar sonra tekrar buluşturuyor. Bunlar genellikle bebek ürünleri gibi görünse bile en basit örneği üniversite yıllarında annemizin kullandığı yağ markasını ya da annemizin kullandığı temizlik ürünleri markalarıyla kullanmamızla da destekleniyor. Aileler buradaki en büyük unsur elbette ancak markaların izlenimleri ve müşteriyle olan ilişkileri de önem arz ediyor.
Tüketci kitlesi genel itbariyle kullandığı markaları, aileden görülen markalardan çok çabuk vazgeçemiyor. Gelenekselci olmadığını savunan ve yeniliklere çok açık olduğunu söyleyen kitlede bile bununla karşılaşmak sıradan bir durum.
Bu sebeple ki aslında bizlerde markalarla küçük yaştan kuvvetli bağlar kuruyor ve ciddi problemler yaşamadığımız, yenisini denemediğimiz süre zarfında da bilindik ve güçlü markalarla yolumuza devam ediyoruz. Yaş önem arz etmeden tüketici kitlesiyle kurulan her bağ ileride potansiyel yeni müşteri kitlesini de beraberinde getiriyor. Elbette ki burada en büyük etmen ‘’güven’’ bağlarının sağlam ve ciddi dayanaklarla kurulmasından geçiyor.