Pazarlama iletişimi gelişen teknolojiler ve çeşitlenen iletişim araçlarıyla kendini sürekli yeniliyor ve evriliyor. Ancak yeni pazarlama iletişiminin yönünü doğru kavramak için geçmişine de hakim olmak gerekli.
Dünyada uzun yıllar boyunca üreticiden kitleye tek yönlü bir iletişim hakimdi. Bu dönem Pazarlama 1.0 olarak adlandırılmakta. Pazarlama yaklaşımı ürün odaklıydı. Ürün çeşitliliğinin kısıtlı olduğu bir dönemdi ve dolayısıyla rekabet de azdı. Bunun yanısıra markaların iletişim kanalları da oldukça kısıtlıydı ve markalar pazarlama iletişimlerini ürünün özelliklerini anlatacak ve marka farkındalığı yaratacak şekilde kurguluyorlardı. Bununla birlikte müşterinin tepkisinin de önemsenmediği bir dönemdi. Satış odaklı pazarlama stratejileri hedeflenirken satış sonrası müşteri memnuniyeti önemsenmiyor ve günümüzün olmazsa olmazları tüketiciyle bağ kurma ve sadık müşteri yaratma gibi etkenler umursanmıyordu. Kısaca tüketici için kabus gibi yıllardı.
Sonrasında ise art arda gelen teknolojik gelişmeler yepyeni bir çağı açtı. Sosyal ve interaktif kanalların doğması “pazarlama 2.0” dönemini de beraberinde getirdi. Tüketiciler bilgiye çok daha kolay ulaşmaya pek çok marka ve ürün hakkında bilgi sahibi olabilmeye başladı. Artık ürünler kıyaslanabiliyordu. Bunun sonucunda ise müşteriyi elinde tutmak isteyen işletmeler müşteri odaklı çalışmayı tercih etti. Gelişen sosyal mecralar markaların alıcının ihtiyaçlarını, tercihlerini ve arzularını ölçümleyebilir konuma geldi. Artık müşterilerin satın alma alışkanlıkları gözlemlenebiliyor ve kayıt altına alınabiliyordu.
Daha sonra ise işletmeler arasında farklılaşma zorunluluğu doğdu. Herkesin müşteriyi gözlemleyip kayıt altına aldığı bir dönemde diğerlerinden farklı bir yöntem izlemek gerekiyordu. Bunun yolu ise tüketiciyle ilişkilerini büyütüp geliştirmekti. Müşteriler genel olarak değil, her müşteri öznel birey olarak diğerlerinden ayırt edilmeli ve ona özgü seçimler ve alternatifler üretilmeliydi. Pazarlama 2.0’da tüketicinin odak noktaya konulması yeni gelişme olarak kabul edilse de hala pazarlama sürecinde müşteri edilgen taraftı.
Bugün ise yepyeni bir pazarlama çağında yaşıyoruz. Pazarlama 3.0. Artık tüketiciler sadece müşteri olarak değil, kişisel bir geçmişi, beğenileri, kızgınlıkları, kendilerine özgü ihtiyaçları, duyguları, maddi ve manevi istekleri olan insanlar olarak değerlendiriliyor. Yani artık insan edilgen değil, hisleri ve tercihleriyle etken bir taraf. Hayatın dijitalize olması ve tüm süreçlerin interaktifleşmesi kültürel değişimi de tetikledi ve yepyeni bir pazar ortamı yarattı. Artık insanların ihtiyaç ve istekleri tüketmekten çok daha ötede. İnsanlar her yaptıkları davranışa bir anlam katarken, tükettikleri her ürünün de o anlamın içindeki ahenge uyum sağlamasını arzuluyor. Artık bir gömlek sadece bir gömlek değil, aynı zamanda sizin asi ruhunuzu gösteren bir simge. Aynı durum taktığınız gözlükten, giydiğiniz ayakkabıya, yediğiniz pizzadan, içtiğiniz meyve suyuna kadar geçerli. Modern zaman insanı yerini postmodern zaman insanına devrediyor ve postmodern insan keşfetmek, yaratmak, ilham vermek ve esinlenmek istiyor. Sizin bir pizzayı ne kadar iyi yaptığınız kadar, sizin tüketici tarafından keşfedilme duygusunu verebilmeniz hiç olmadığı kadar önemli. Yalnızca kentin kıyıda köşede kalmış mekanlarını gezerek keşfeden ve keşfettiğini diğer insanlara sosyal medya aracılığıyla göstererek onlara ilham vermek için uğraşan milyonlarca tüketici bulunmakta. İşte bu yüzden ne yaptığınız kadar, karşınızdakinin aklında nasıl bir imaj yarattığınız çok ama çok önemli. Ürününüzü pazarlarken ürettiğiniz içerik çoğu tüketici için artık her şeyden önemli. Tüketici artık ürüne değil sizin yarattığınız marka algısına bakıp karar veriyor. Yarattığınız değerleri ve amaçlarını sorguluyor. Gönüllü marka elçileri sizin en iyi reklam kanallarınız oluyor.
Günümüzde birçok marka ve işletme hala Pazarlama 3.0’dan bihaber ve pazarlama 2.0 yaklaşımında ısrar etmekte. Hantal yapılar sırf bu yüzden kendilerinden çok küçük markalara yeniliyor ve küçülmeye gidiyor. Buradan çıkaracağımız ders ise çok önemli: Asla hantal olmayın, çağı sadece yakalamakla kalmayın, çağı belirleyenlerin içinde yer alın ve büyümenizde müşterilerinizin de rol almasına imkan tanıyın. Ancak bu şekilde iyi bir pazarlama stratejisi belirleyerek başarıya ulaşabilirsiniz. Siz bir taraftan müşterinizi şekillendirirken onların da sizi şekillendirmesine ve ortaya hep beraber bir anlam çıkarmaya gayret edin. Göreceksiniz ki, en sonunda kazanan siz olacaksınız.
Pazarlama 3.0 ile ilgili yazılarımı önümüzdeki günlerde de sizinle paylaşıyor olacağım. Unutmayın dünya dönüşüyor ve değişiyor ve biz de bu değişimle dönüşüme ayak uydurmak zorundayız. Başarıyı yakalamak istiyorsak da değişimi ve dönüşümü belirleyenler arasında olmamız şart.
Yazı Görseli : Depositphotos