Levi’s’ı bilir misiniz? Jean olanını değil ama Claude Levi-Strauss’ı. Kendisi Antropolojiye yön verenlerden(di). Ama düşünceleri hala iş başında.
Antropologlar insan davranışının ve kültür kodlarının neden ve işleyişlerini araştırıyorlar. Dolayısıyla pazarlamanın ve markanın teorisyenlerinden oluyorlar. Çıkarımları sadece teoride değil, pratikte de kullanılıyor. Bir bakıma iyi antropologlardan, iyi pazarlamacılar çıkabiliyor ya da tersi, iyi pazarlamacılar antropolojiden biraz da olsa anlamalıdırlar.
Lovemark’ın mantık dışı işleyişini en iyi anlatma yolu, antropolojiden geçer. iPhone almak için oluşan kuyrukların sırrı pazarlamanın antropolojiyi kullanmasında. pazarlamacılar için antropoloji kadar önemli diğer bir bilim de sınır bilimi ki iki bilim arasında paralellik var.
Eğer iletişim kodu mutluluk hormonu salgılatıyorsa marka kazançlı çıkar. Marka vaadine sahip olmak mutluluk hormonu sağlıyorsa marka çok daha fazla kazançlı çıkar.
Pazarlamanın hormonlarla ne ilgisi var demeyin! Satın alma kararı kesinlikle duygularla veriliyor.
İşte bu yüzden dopamin, serotonin, melotonin, endorfin gibi mutluluğu ve neşeye neden olan hormonları tetikleyen markalar kazanıyor. İnsanı harekete geçiren en önemli biyolojik güdü, acıdan(ölüm) kaçmak. Bu kaçış mutluluk sağlıyor. Marka vaadinde, iletişiminde bunu sağlar ise bağımlılık yaratması kolaylaşıyor.
Markacı ve pazarlamacılar için gizli bir kokteyl, mesajlarınız bir miktar dopamin, serotonin ve melatonin, çok az miktarda da adrenalin salgılatırsa… markanız satar!
Bol dopamin ve serotonin için görsel, metin dengesi, mesaj içeriği ve renk tercihlerini doğru kullanın bağımlılık yaratacaksınız.