Birinci Sanayi devrimini yaşadığımız zamandan bu yana insanoğlunun yaşamına çok şey girdi. İnsanoğlu buharlı makineleri kullanarak üretim konusunda oldukça önemli atılımlar gerçekleştirdi.
İkinci sanayi devrimi olarak adlandırılan toplu üretim ile birlikte pazarlama da bir değişim içerisine girdi. Artık tüketici ile buluşturulması gereken daha fazla ürün söz konusu idi. Bu doğaldır ki pazarlama stratejilerine yansıdı ve bugün bütünleşik pazarlama iletişimi çabaları diye adlandırılan karmanın ve karma unsurlarının öneminin artmasına neden oldu.
Üçüncü sanayi devrimi ile birlikte üretim başta olmak üzere reel sektörde otomasyon sistemleri kullanılmaya başladı. Önceleri Malzeme İhtiyaç Planlaması şeklinde ortaya çıkan teknoloji artık Kurumsal Kaynak Planlaması sistemleri kullanmaya başladılar. Bu sistem üretim başta olmak üzere işletmelerin tüm kaynaklarını en etkin şekilde kullanmaları gerektikleri konusunda yanıt arıyor idi. Birçok işletmenin reel anlamda maliyetlerini bile saptayamadığı birçok işletme bu sistemler ile kendilerini daha iyi yönetir hale gelmeye başladılar.
Otomasyon sadece üretim işletmeleri için iyi bir sistem olmadı. Pazarlama ile ilgilenen herkes için oldukça önemli işlerin yapılmasına neden oldu. Örneğin satış ekiplerinin reel maliyetlerinin hesaplanması başta olmak üzere pazarlama maliyetlerinin hesaplanması açısından oldukça önemli sonuçların elde edilmesinde kullanıldı.
Bunun yanı sıra satış saha ekiplerinin sipariş alınmasından tutun restoranlarda siparişin alınmasından faturanın kesilmesine kadar hemen tüm süreçler otomasyon süreçleri tarafından yönetilir hale geldi.
RFID teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte otoparklarda giriş çıkış biletlerinden lojistik depolarının kontrolüne kadar hemen tüm alanlarda otomasyon sistemleri kullanıldı.
Otomasyon sistemlerinin bu kadar yoğun halde kullanılması ile birlikte işletmeler de daha fazla rapor alır ve raporlar ile de sistemlerini daha etkin halde kullanmaları için kullanmaya başladılar.
2011 yılında dünyayı değiştiren bir devrim daha oldu. Endüstri 4.0 ya da nesnelerin interneti olarak da adlandırılan bir devrim oldu.
Teknolojinin çok yoğun şekilde hayatlarımızda olması ile birlikte düşündüğümüzde dijital devrim hepimizi çok yakından etkileyecek. Artık hepimiz bir bilgiye ihtiyaç duyduğumuzda hemen bir uygulamasının olup olmadığına bakıyoruz. Tüplü televizyonlar artık evlerimizde kağıt inceliğinde ve akıllı TV haline geldiler. TV’den internete bağlanıyoruz ve TV’de yayınlanan içerik hoşumuza gitmez ise platform tarafından bize önerilen film veya dizi seçeneklerinden birisini izleyebiliyoruz. Dolayısı ile dijitalleşme pazarlama stratejilerini ve planlarını da kökten değiştirdi.
Son yayınlanan Opet reklamında bu durum son derece net bir şekilde karşımıza çıktı. Metin Akpınar ve Ata Demirer gibi iki ustanın da hayat vermesiyle reklam son derece etkili olmuş. Baba ve oğulun akaryakıt ihtiyaçlarının ortaya çıkması ve Opet’e gelmesini konu alan reklamda akıllı olmanın ne demek olduğu çok güzel bir şekilde vurgulanmış. Burada püf nokta ise sizin plakanızı ve aracınızda kullandığınız akaryakıtın türünü sisteme önceden bildirmeniz halinde siz istasyona girdiğiniz zaman pompanın sizin akaryakıt türünüze önceden hazır oluyor olması.
Pompalarda meydana gelen yanlış akaryakıt konulması hatasının önüne geçilmesinin yanı sıra önümüzdeki süreçte satış geliştirme uygulamalarının artacağını ve bireysel çok fazla mesaj alınacağını da tahmin etmek zor olmayacaktır.
Reklamda dikkat edilmesi gereken bir diğer nota ise Metin Akpınar ve Ata Demirer’in kullandığı aracın Fiat marka olması. Bu açıdan düşündüğümüz zaman aynı grup içerisinde yer almaları nedeni ile ortaklaşa reklam açısından ve markanın da imajının güçlendirilmesi açısından da başarılı olmuş. Opet’in ilk başta vaat ettiği kusursuza yolculuk vaadi ile bütünleşen bu reklam filmi tüketicinin marka ile bütünleşmesinde bir adımın daha atılmasına vesile olmuştur.