Notlara bir kez daha bakalım. Evet evet 83. kez!
Mikrofonu takacak çocuk nerede? Her şeyi ben mi düşüneceğim!
Boğazım kuruyor, keşke bir yudum su içseydim….
Ağzımın içi tükürük doldu. Konuşurken ortalığa saçmasam bari! Hepsini yutmalıyım…
Saçım bozulmamıştır inşallah…
Notlar elimde kaldı! Nereme sokacağım bunları!
Gözümde çapak yok değil mi??
Dişlerim gömlek kadar beyaz mı? Lanet olsun keşke bu sabah kahve içmeseydim!
Kaşlarını düzelt hadi vaktin var!
Aman Allah’ım! Kravat! Kravatım düzgün mü???
Kambur mu duruyorum yoksa? Karın içeri göğüs dışarı hadiiii!
3… 2… 1…. YAYIN!
Başlıyoruz!
Bir “Kurum Sözcüsü” ya da “Basın Sözcüsü” nün canlı yayın heyecanına şahit oldunuz..
“Yayın!” dendikten sonra genelde tüm heyecan biter.
Sunucuya odaklanırsınız.
Gözleriniz odaklandığınız alan haricindeki herşeyi pasifize eder.
Halk içinde açık bir alandaysanız kısa bir süre sonra etraftan geçenleri görmez olursunuz.
Ekran başındakiler mi? Onları düşünmek atlamadan önce uçurumdan aşağı bakmak gibidir. Unutun gitsin!
Şuan önemli olan tek şey uzmanlığınızı, bilginizi en doğru kelimeler ve en doğru cümlelerle sorularına cevap arayan sunucuya aktarmak olmalı.
Şimdi gelin naçizane onlarca canlı ve banttan yayına çıkmış biri olarak bu stresli görevi hazırlıksız bir şekilde kucağında bulanlar için püf noktaları ile bezeli hızlandırılmış 10 dozluk bir sakinleştirici vereyim.
- İşin temeli: Akıcı bir dil
Bu olmazsa olmaz bir gereksinim. Bu sizin altyapınız. Türkçe dilbilgisini doğru kullanmak, şivesiz güzel bir Türkçe, zengin bir kelime hazinesi için ilk-orta-lise eğitiminizden gelen bir birikiminiz yoksa mutlaka çok çok çok kitap okumalısınız. Günlük hayatta dilinize pelesenk olan argoları kesinlikle unutmalısınız. Uzmanlık alanınıza ait teknik terimler varsa bunları (abartmadan) kullanmanız alt bantta yazan ünvanınızı perçinleyecektir. - Süreyi unutmayın, lafı uzatmayın!
Eğer bir televizyon konuşması yapıyorsanız ve karşınızda bir sunucu varsa büyük ihtimalle süre konusunda zaten onun kulaklığına süreyi hatırlatan bir yönetmen vardır. Rejisi olan bir stüdyoda değilseniz büyük ihtimalle sunucu kameramana süreyi hatırlatması için bir işaret vermesini isteyecektir. O da yoksa yayın sırasında sakın saatinize bakmaya kalkışmayın. Süreyi sunucunun yönetmesi lazım ancak burada size düşen en önemli görev lafı kesinlikle uzatmamak, laf lafı açar mantığıyla arkadaşlarınızla yaptığınız sohbetlerdeki gibi konuyu dağıtmamak olmalıdır. Soru ya da görüşü istenilen konu neyse ona cevap verin. Unutmayın özellikle canlı yayınlarda zaman çok çabuk geçer. Konunun özünden asla ayrılıp sunucuyu da zor duruma düşürmeyin. - Rahat giyinin
Zaten stresli bir sürece giriyorsunuz. Göbeğindeki düğmesi patlamak üzere olan ya da yakası iliklendiğinde sizi boğacak bir gömlek, gardıropta özel günler için sakladığınız takımınızın beli sıkan pantolonuyla anlatmaya çalıştığınız konuya odaklanmanız biraz zor olacaktır. - Beden dili
Şahsi olarak beden dili standartlarının karşınızdakini daha iyi anlamaya yönelik olarak özümsenmesinin doğru olduğunu düşünüyorum. Beden dilini çeşitli eğitimlerle şekillendirmeye çalışan çoğu kişideki samimiyetsizlik hissedilir. Ayrıca beden dili kalıplarıyla hareket etmek “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” deyişinden çok uzak bir imaj çiziyor. İnsanları niye kandırıyorsunuz? İletişimde samimiyet, duyguları aktaran en önemli araçtır. Televizyon önünde ayaklarınızın nereye baktığına, kollarınızı, ellerinizi nasıl tuttuğunuza odaklanmayın. Kollarımı bağlarsam güvensiz ya da sıkılmış görünürüm gibi kalıpları düşünmeyin. Konuyu ellerinizi kollarınızı sallaya sallaya anlatın demiyorum. Rahat bırakın sakin olun ama tek önemli şey sırtınızla dik bir duruş sergilemeye çalışın. Bakışlarınız ise daima sunucuya dönük olsun. - Bir akış notu oluşturun
Konuşma esnasında nelerden bahsedeceklerinize dair bir akış oluşturun. Bu notlarda söyleyeceklerinizi satırı satırına yazmayın zaten büyük ihtimalle çok fazla bakamayacaksınız. Benim tavsiyem her konu için kendinize birkaç anahtar kelime seçin ve bir kağıda bunları yukarıdan aşağı doğru sıralayın. Bu anahtar kelimelerin yanına (varsa) rakamsal bilgileri farklı renkte bir kalemle yazın. Bu esnada hem konudan konuya geçerken bağlantılı bir akış çizmiş olursunuz hem de konuşma esnasında takıldığınız konuda 1-2 kelimeyi görmeniz konuyu hemen hatırlamanızı sağlar. Paragraflar dolusu not aldığınızda aradığınız cümleyi asla bulamayacaksınız emin olun! - PR ajansınız nerede?
Tüm bu olan bitenler arasında PR ajansınızdan bir halkla ilişkiler veya medya ilişkileri yetkilisinin sizin yanınızda olması çok rahatlatıcıdır. Zaten büyük ihtimalle bu röportajı onlar ayarlamıştır ama öyle olmasa bile onlara haber verin. Siz kafanızda konuşacaklarınızı düşünürken (beyin uçmuşken) sizi yönlendirecek, destekleyecek ve konuşma sonrası övgüleriyle üzerinizdeki stres ceketini kaldırıp atacaktır. Ha bu arada cep telefonunuzu da ona bırakın cekette ya da pantolonda potluk yapmasın 😉 - Sunucudan korkmayın!
Sunucunuz ünlü bir gazeteci, haberci olsa bile bu ondan çekinmenizi gerektirmez. Şunu unutmayın sunucunuz sizin görüşlerinize ihtiyaç duyuyor. Size laf sokmak için yapmıyor bu işi. Ya ters köşe soru sorarsa diye endişelenmeyin. Yayın öncesinde kendisiyle tanışıp konuşulacakların üzerinden geçeceğiniz 10-15 dakikalık bir süreniz mutlaka olacaktır. Bu süre zarfında önce ona hangi alanlardan soracağını sorun. Cevap veremeyeceğiniz bir soru varsa bu konuda yetkinizin ya da bilginizin olmadığını söylemekten çekinmeyin. Ekstra olarak sizin ekleyebileceğiniz konulardan bahsedin. İlgisini çekerse zaten kendi soru notlarına alacaktır. - Konuşmaya nereden başlayacaksınız?
Bu nokta hazırlık safhasında aslında en çok unutulan konulardan biridir. Konuşmaya sunucudan gelecek ilk soruyla başlayabileceğiniz gibi bu ilk soruya anlatmak istedikleriniz doğrultusunda planladığınız girizgah ile de başlayabilirsiniz. Giriş cümlelerinizi ezberleyin. - Zaman kazandıran cümleler
An gelecek sorunun cevabının aklınıza gelmediği birkaç saniye yaşayacaksınız. Böyle bir durumda birkaç saniyelik sessizlik hem sizin için hem de sunucu için kabus olur. Bu birkaç saniyede cevabı hatırlamak için oyalama cümlelerini kullanabilirsiniz. Bu tip cümleler kimsenin kulağına batmaz ve sohbetin akışındaymış gibi hissettirir. Mesela “Evet ilginç bir noktaya değindiniz.”, “bu bizim de üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir konu”, “bu en çok merak edilen konulardan biridir” gibisinden aklınızın bir köşesinde olan ama boşta kalmanın refleksiyle söyleyebileceğiniz cümlelere alıştırın kendinizi. Bu, -ıııııı, -eeee demekten çok daha iyidir. - İyi bir kapanış
Sunucu konuşmayı bitirdiğinde hortlak görmüş gibi kalmayın. Teşekkür edin. Gülümseyin. Hemen toparlanmayın. Sunucu veya kameramanı izleyin çekimin tamamen bittiğinden emin olun. Mikrofonu çıkartmayı unutmayın. Ara verdiğinizde dahi unutmayın!