MarketingTalks Notları

damattween

Dün, 3. MarketingTalks etkinliği Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Etkinlikte pazarlamaya dair oldukça önemli noktaların altı çizilirken, katılımcılar Türkiye’nin pazarlama geleceğini tartıştılar. Genel olarak keyifli ve doyurucu olan etkinlikte pazarlama profesyonelleri için alınacak önemli notlar vardı. Etkinliğin en verimli kısmı moderatörlüğünü Güven Borça’nın yaptığı, Marka Konseyi kurucularının ülkemizdeki markalaşma durumunu tartıştıkları kısım oldu. (Marka Konseyi, Türkiye’deki markalaşma bilincinin hem özel sektör hem de devlet tarafından daha iyi anlaşılabilmesi adına kurulmuş bir organizasyon ki bu konudaki çalışmaları yürekten alkışlanmalı) Bu kısımda öne çıkan noktalar şöyleydi;

  • Markalaşma ölçülemeyen bir değerdir ve ne yazık ki ülkemizde şirketlerin değerleri halen bina, makine araç vb. ölçülebilen(fiziki) değerleri üzerinden belirlenmekte. Amerika’da ise şirketlerin değerlerinin %95’i ölçülemeyen değerlerden gelirken Türkiye’de bu oran sadece %25. Amerika’daki marka yatırımlarının büyük bir oranı ölçülemeyen değerler üzerine gerçekleşiyor.
  • Türkiye dünyanın en büyük 17. ekonomisi durumundayken THY dışında halen bir dünya markası çıkaramamış olması gerçekten üzücü.
  • Türk markalarının markalaşmaya gerekli önemi vermezken global devler bundan 15-20 sene önce brand book denen, markanın tüm alanlardaki hatlarını çizen dokümanlar üzerinden markalarını yönetmeye başlamışlardı.
  • Bir ülkedeki markalaşma, kalkınma seviyesi ile doğru orantılıdır. Kalkınma evreleri Emekleme-Yükseliş-Olgunluk şeklinde ayrılırken Türkiye henüz yükselme devrinde olduğundan Olgunluk seviyesindeki Amerika, Almanya gibi ülkelere göre dezavantaja sahip.
  • İnovasyon, markalaşmada önemli bir alan ve biz inovasyon anlayışını günlük hayatımızın bir parçası haline getirmeliyiz.
  • Markalaşma ya ölçek ekonomisinden ya da distruptive effect’e sahip inovasyondan gelir. Bunların en az birini başarabilmeliyiz.
  • Türk iş yapış modeli çok hızlı adapte olup hızlı aksiyon almaya müsaitken ne yazık ki strateji oluşturma konusunda gereğinden çok daha aceleci. Bu da uzun dönemli planlar yapıp markalaşmayı sağlamamıza mani oluyor.
  • Ürün odaklı, süreç odaklı, rakip odaklı bir pazarlama anlayışı bizi bir yere taşımaz. Tamen müşteri odaklı bir modele geçmeliyiz.

 

Konuşmacılar şu an itibari ile Türkiye’deki markalaşma adına çok parlak bir tablo çizmeseler de pozitif adımların atılacağına dair umutlarını yinelediler. Zaten Marka Konseyi’ni kurmalarının sebebi de bu.

Etkinlikte yer alan diğer konuşmacılarda önemli noktalara parmak bastılar;

  • Türkiye’de satın alma kararının %70’i raf önünde gerçekleşiyor. Satın alma kararı verilirken %53 oranında smartphone’lar üzerinden fiyat kontrolü yapılıyor ve bu dünya ortalaması düşünüldüğünde bu oldukça önemli bir oran.
  • 12-34 yaş arası internet kullanıcıları günlük ortalama 4 saat online gezinti yaparken geçen sürenin %70’i sosyal medya hesaplarında gerçekleşiyor.
  • Türkiye’de 2014 yılında internetin medya harcamalarından aldığı pay 2012’ye oranlar %19’dan %22’ye çıkmış. 2014’de bu oran Amerika’da %28 ve önümüzdeki sene %32 olması bekleniyor.
  • Tüketici bir markanın reklamına hem TV hem de sosyal medyada maruz kalırsa sadece TV’de maruz kalmasına göre %54 oranında daha fazla satın alma gerçekleştiriyor.
  • Başarılı Global markaları diğerlerinden ayıran 5 önemli özellik;
    • Evrensel marka fikri/özü (Her ülkede aynı konumlandırmayı oturtabilmek)
    • Tasarım ve performans ile açık ara ürün liderliği
    • İletişimde bütünsellik ve tutarlılık
    • Sürekli yenilik ve trendleri set etmek
    • Lokal pazarlara adaptasyon
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir